Nereden nereye..
Hatayspor Pazar günü zorlu bir engeli geçti. Üç puana katık ettiği güzellikleri parmakla gösterilecek kadardı ama büyük takım olmanın şartı bu.
Kötüyken de kazanacaksın..
O yüzden böyle günlerde galibiyetlerin estetik yanını aramak yerine, matematik yanına bakmak daha mantıklı..
Maçın başından sonuna kadar, Hatayspor’un teslim alma gücüyle, İnegölspor’un beraberliği temsil etme gücü arasında kalan gerçeğin yansımasını izledik..
Golü düşünen, pozisyon üretmek isteyen Hatayspor’du ama bitiricilik hiç yoktu..
Doğruyu söylemek gerekirse Hatayspor, İnegölspor karşısında çok iyi oynamadı..
Beklenmeyen tempo, berbat top kayıpları..
Kendi alanında çıkarken zorlanan, orta sahada üretici olamayan forvette çoğalamayan bir takım..
Muhammed Burak Taşdemir’in 30. Dakikada sakatlanması da ‘B’ planının erken devreye girmesi gibi geldi bana.
Selim Ilgaz girdi oyuna.. “Belki hareketlenme olur” dedim, kendi kendime..
Ama o eski Selim’den eser yok..
O kaleye dikine giden, driplingleriyle rakip savunmayı çökerten Selim gitmiş, yerine futbol oynamasını unutan Selim gelmiş..
Selim’in bu performansı, teknik direktör İlhan Palut’un tümüyle planlarını bozdu..
‘Bu kilitlenme vakasına bir çilingir gerekiyor’ dedim..
Ama bu çilingiri açacak usta ayak Mithat Yaşar da rakibin markajından kurtulamayınca, gol ayakları Taha Balcı da, Ömer Yıldız da sahada varlık gösteremedi..
Forvette çoğalamayan Hatayspor gerçeğine baktığım zaman, “Bunlar ligin başındaki soluk fotoğrafların içine saklanmışlar” dedim..
Ya da kazanmaktan yorgun düştüler!
Ligde iyi oynayıp kaybedilen puanları gördükten sonra, böyle bir futbolla 3 puan almanın yadırganacak bir yanı yok.
Kötü futbol oynayarak kazanmak, Hatayspor’un başına gelebilecek tek felaket olsun..
Böyle günlerde söz konusu 3 puansa, iyi futbol teferruattır..
Şimdi bazı şeyleri kabullenelim;
Fatih Kavlak döneminde kazanmayı unutan bir istikrarsız takım vardı..
İlhan Palut’un gelmesiyle bir çıkış yakalandı..
3 maçtır kazanan bir takım var..
Bu hava, bu motivasyon nasıl oluştu diye soracak olursanız;
Futbolcular üstlerine giydirilen ‘Bu takımdan bir şey olmaz’ hükmünden sıyrıldılar..
Başarının en önemli sırlarından biri, İlhan Palut’un futbolcuları ile arasındaki diyalog..
Abi-kardeş dayanışması..
Dahası…
Futbolcular kendileri olmayı seçtiler. Kendileri kaybettiler şimdi kendileri kazanıyorlar.
Ve bizler de dün nasıl eleştirdiysek bugün alkışlıyoruz..
Diyoruz ki; ‘aşklar da savaşmadan kazanılmıyor, maçlar da..’
İlhan Palut’un başarısındaki sır ise;
Paraşütü sadelik, markası galibiyet..
Yere çakılma ihtimalini bertaraf etmek için ayakları yere sağlam basan gerçekleri takıma monte etti..
Mücadele kültürünü..
Sahada 90 dakika futbol festivali düzenlemiyor, takıma hakim olan realizm ama romantik görüntüler de az değil..
Pazar gününden beri Sadi Karaduman’ın son dakika golü konuşuluyor..
Bu da galibiyet serisinin yanında seyir zevki promosyonu..
Bu takım nereye gidiyor derseniz?
‘İstediği yere!’ derim..
Hatayspor sıkıntılı günlerden istikrara doğru gidiyor..
Düşünsenize..
Nereden nereye..
Ayakların alçıda olduğu günlerden; şimdi dağları denizleri aşan galibiyet haftalarına..
Kısacası; kazanmayı öğrendi Hatayspor..