Aradaki fark
Kazandığımız galibiyeti doya doya mı değerlendireyim, Gençlerbirliği teknik direktörü Erkan Sözeri’nin pişkince söylediği sözlere mi tepki vereyim?
Bu ikisi arasında sıkıştım kaldım..
Ama Hatayspor’un iliklerine kadar hak ettiği galibiyeti değerlendirmeden geçersem de oyuncularımızın alın terlerine büyük haksızlık etmiş olurum.
Maça o kadar istekli ve arzulu başladılar ki..
Fakat çok acemice gol yiyen de kendileriydi..
Taraftarın takımı kamçılaması, golden sonra da desteğini devam ettirmesi Hataysporlu oyuncuların demoralize olmasını engelledi..
Aksine istek ve arzu tavan yaptı..
Beraberlik golüne kadar oyunu orta sahada sıkıştıran Hatayspor, bir türlü kanatlara topu taşıyamadı.
Hatayspor’un ayağa top yaptığını iyi bilen Gençlerbirliği, pres uygulayarak sertliğe başvurdu ve oyuncularımızı sinirlendirmek için her türlü davranışı sergilediler ve gerginliğe yol açtılar.
Gereksiz sinirli oluşumuz rakibin ekmeğine yağ sürdü ve bizi oynatmamak için sert oyununu sürdürdü..
Mesut’un harika golü maçta adaleti sağladı.
Devre arasına beraberlikle gitmemiz Hatayspor’a daha büyük bir enerji verdi.
İki takımın da aşırı motive olması maçın gergin geçmesine neden oldu.
Gergin olduğun zaman istediğin oyunu oynayamazsın!
Her maçta çizgisini çok iyi kullanan Caner yalnız kaldı ve rakip takımın teknik direktörü Erkan Sözeri özel tedbir alarak, Caner’i 2 kişiyle karşıladı. Ne zaman Kaptan Mesut ile yakın oynamaya başladı, verkaç yaparak rakip alana topu taşıdı, o zaman ikinci gol geldi.
Murat Paluli’den önceki maçlarda yaptığı kanattan bindirme ve ortaları bu kez göremedik.
Yine oyunu kanatlara taşıyıp, kaptan Mesut'la-Caner, Paluli ile de Selim birbirine yakın oynamalı, yardımlaşmalı ve topu kazandığımızda hemen boş alanlara koşular yapıp rakipten kurtulması gerekiyordu.
Bunları daha önceki maçlarda sık yapıyorduk, bu kez seyrek oldu..
Hatayspor’un direk santraforu olmayınca rakibin 2 stoperi de topları çok rahat karşıladı ve sürekli oyuna girdiler.
Maçın kırılma anı Gençlerbirliği’nin takım kaptanı Selçuk Şahin’in direkte patlayan şutuydu..
Allah yüzümüze baktı. Gol olsaydı Hatayspor’a yazık olurdu.
Daha arzulu, daha istekli oynayan özellikle maçın ikinci yarısında daha sakin, az da olsa topu kanatlara taşıyan, hakemle oynamayan Hatayspor galibiyeti hak ediyordu.
Futbol kalitesi çok yüksek değildi ama mücadele anlamında seyir zevki yüksek bir maçtı.
Son yıllarda böylesi yüksek atmosferli bir maç izlememiştim.
Gençlerbirliği teknik direktörü Erkan Sözeri’nin maç sonrası açıklamalarını dinlerken, utandım spor adamlığımdan..
Bir de pişkince utanmadan-sıkılmadan kendisi bahsetmez mi? Sorarlar adama; ‘bu ne lahana, bu ne perhiz..’
Karaladığı sahada Hatayspor futbolcusu da oynadı. Gençlerbirliği futbolcusu uzaydan mı geldi de bu sahada oynayamadı?
Daha kötü sahalarda oynadıklarını ne çabuk unuttular. Ligin ilk maçında Osmanlı Stadı’nda Hatayspor’u 1-0 yendiğinizde sahi o zemin çok mu iyiydi?
O kötü zeminde maç kazandığında sesin çıkmıyordu. O zaman Türk futbolu ilerleme kaydetmişti, şimdi sen kaybetmeye başlayınca Türk futbolu da kaybetmeye başladı değil mi?
Ayıp sana Erkan Sözeri ayıp!!
Hatayspor karşısında yediğin 3 golün hesabını camiana veremeyeceğin için en kolay formülü buldun. ‘Çamur at izi kalsın..’
Oysa, konuştukça çamura battın farkında mısın?
Erkan Sözeri! Acaba Hatay’dan galibiyetle ayrılsaydın aynı sözleri söyleyecek miydin?
Çünkü bu sözleri ancak yenilgiyi hazmedemeyen, Ziraat Türkiye Kupasından sonra ligde de rakibine ikinci kez yenilen aciz duruma düşmüş bir teknik adam söyler..
İtibarını kaybedenler, karşısındaki itibarsızlaştırmaya çalışır..
Erkan Sözeri’nin, Hatay’dan aldığı iki yenilgiyi de sahaya bağlamasına ancak kargalar güler..
Tavsiyem, bükemediğin eli öpeceksin..
Daha teknik direktörlüğün toy dönemini yaşayan İlhan Palut’a karşı iki kez yenilmenin ezikliğini bu tür bahanelerin arkasına sığınarak kariyerini yerlere düşürmeyeceksin.
Yılmaz Vural gibi bir isim rakibinin evinde nasıl oynadığını merak ederek Hatayspor’u izlemeye geliyorsa, bu da Hatayspor takımının kalitesini ortaya koyuyor..
Erkan Sözeri, senin milyon dolarlarla kurduğun takımın var, bizim ise yüreğiyle oynayan cengaverlerimiz var..
Senin takımın para ile oynar, bizimkiler para almadan da yüreğiyle oynar..
Aradaki fark bu işte!