Türk Eğitim-Şube Başkanı Ömer SOLĞUN’un yaptığı basın açıklamasıdır.
“Toplumların millet bilinci kazanması sürecinde, milli kültür başat rol oynamaktadır. Milli kültür; gelenekler, görenekler, inançlar, töreler, törenler ve bayramlar gibi milletin müşterek değerlerinin bir bütününü içinde barındırmaktadır. Milli kültürün içinde bireyleri bir araya getiren dinî ve millî bayramlar millet hayatının tanzimi açısından değerlendirildiğinde toplumsal birlikteliğin pekişmesini sağlamaktadırlar. Türk boylarının en köklü millî bayramı “Yenigün”dür. Bu bayram; kökü Türk milletinin tarih sahnesine çıktığı ilk dönemlere kadar dayanan, Türk boyları ve akraba toplulukları ile birlikte Türklerle coğrafi yakınlığı bulunan diğer topluluklar tarafından da kutlanan, etrafında pek çok söylence, inanış, gelenek, tören oluşturan bir millî kültür öğesi olarak Türk milletinin hafızasında müstesna bir yer edinmiştir.
Bahar bayramı ya da yeni gün olarak da ifade edebileceğimiz bu takvimsel şölen; Türk Dünyası’nın hemen hemen tamamında değişik isimler ile ifade edilse de toplumsal karşılık bulmuştur. Türk kültürünün zenginliğini göstermesi bakımından bazıları şöyle sıralayabilir: "Yengikün", "Yeniden doğuş", "Yenigün", "Yeni hayat". "Yeni yıl", "Yılbaşı", "Yörük Bayramı", "Mart dokuzu", "Mereke","Mesir Bayramı", "Meyram", "Nevruz/ Novruz/ Noy-nuz", "Sultan Nevruz/ Sultan Navrız/ Sultan Mevriz/ Nevruz-ı Sultani', "Teze il/ yeni yıl", "Ulustın ulu küni/Ulus küni", "Uyanış", "Yaz-başı Bayramı", "Baba Marta", "Bahar Bayramı", "Baş-ay", "Baş bahar', "Bozkurt". "Cılgayak/Yılbaşı", "Çağan", "Diriliş", "Ergenekon", "Erkin kün/ Kurtuluş günü", "Gündönümü", "İlkyaz Bayramı "Kurtuluş", vs.
Türk boylarının dini inanç ya da coğrafi farklılıklarına bakmaksızın farklı isimlerle de olsa tamamında gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Mart’ta kutlanan bayram; Çin kaynaklarında da yer alan bilgilere göre milattan yüzlerce yıl öncesine kadar giden bir tabiat bayramı, ağır kış şartlarından kurtuluş bayramı olarak kabul edilmiştir. Arınma, bolluk, bereket, temizlik, ferah ve rahat sözcükleri ile birlikte çağrışım yapan 21 Mart Yenigün Bayramı; Türklerin Ergenekon’dan çıktığı “kurtuluş bayramı”, On iki hayvanlı Türk takviminin başlangıcı “yılbaşı”, kış mevsiminin bitişi ve kışlaklardan yaylalara göçü müjdelediği için “bahar bayramı” olarak ifade edilmektedir. Bu bayramın önemi Türkler girmiş olduğu bütün kültür ve medeniyet dairelerinde bu bayramın kutsiyetini farklı şekillerde ifade ederek mevsimsel törenin devamını sağlamaya çalışmışlardır.
Nevruz ile müjdelenen baharın gelişi, ortak Türk edebiyatı ürünlerinden destan ya da mitolojik anlatmaların yanında, sözlü ve yazılı diğer edebi ürünlerde de önemli ölçüde yer almaktadır. Bunlardan biri ortak Türk edebiyatının İslami dönemdeki bilinen ilk eserlerinden Kaşgarlı Mahmut’un ünlü Divan-ü Lügat-it-Türk’üdür. On birinci yüzyılda kaleme alınan bu eserde Yenigün / Nevruz Bayramı’na istinaden yer alan;
Türlü çeçek yarıldı Türlü çiçekler açıldı
Barçın yadhım kerildi İpek kumaştan yaygı serildi
Uçmak yeri körüldi Cennetin yeri görüldü
Tumlug yana kelgüsüz Kış gene gelecek değildir
(Kaşgarlı Mahmud 1985: 119) (Günümüz Türkiye Türkçesi)
mısraları, o dönem Türk toplumunun baharın gelişine dair sevinçlerini, baharla ilgili düşüncelerini yansıtmaktadır.
Yenigün Bayramı; bilinçli olarak farklı meşreplere yaslanmakta, farklı grup ve yapılar tarafından ayrıştırma unsuru olarak görülmektedir. Oysa saydığımız pek çok örnekte de görüldüğü gibi Türk Milleti’nin kadim bir bayramı olarak tarih sahnesinde yerini etrafında oluşturduğu kutlama, gelenek ve edebi kültür ürünleri ile yerini almıştır. Sayılan örnekleri çoğaltmak pekâlâ mümkündür. Yenigün konusunda yüzlerce kitap yazılabilir. Bütün bu ifadelerden bir kere daha anlıyoruz ki, Yenigün bütün Türk Dünyası'nda çok eskilerden beri kutlanan köklü bir bayramdır; Türk boylarını birbirine yaklaştıran, ortak kültürümüzü oluşturan önemli unsurlardan biridir. Bağımsızlıklarını kazanan Türk cumhuriyetleri yanında diğer Türk topluluklarında da coşkuyla kutlanan bu Yeniyıl bayramı; teröre müzahir yapılarca yıllarca yapıldığı hatta 1980 darbesinden sonra yasaklanmasının temel sebebi olarak görüldüğü gibi "kan dökme günü" değil, diğer bayramlarda olduğu gibi küslerin barıştığı, gönüllerin birleştiği, birliklerin pekiştiği kutlu bir gündür.
Çok da soğuk geçmeyen kış günlerinin bitmesiyle beraber baharın kendisini göstermeye başladığı şu günlerde; Zeytin Dalı operasyonundan almış olduğumuz müjdeli haberlerin devamını Cenabı Mevla’dan niyaz ediyor, On İki Hayvanlı Türk Takviminin de yılbaşı günü olan tarihi beş bin yıla uzanan Nevruz bayramında, 21. Yüzyılın Türk asrı olacağına inancımızı bir kez daha yineliyoruz. Devletimizin, sınırlarımızın gerek içinde ve gerek dışında göstermiş olduğu mücadelede muzaffer olmasını Yüce Allahtan diliyor, şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi minnetle anıyoruz.
Ülke içinde adaletin, liyakatin ve Türk devletine sadakatin hâkim olduğu, eğitim çalışanlarının akla ve mantığa uygun eleştiri ve önerilerinin dikkate alındığı, ben yaptım oldu anlayışı ile ortaya konulan performans ve yönetici görevlendirme yönetmeliği gibi izandan yoksun uygulamaların son bulduğu, kamu çalışanlarının ve eğitim çalışanlarının ülke refahından hak ettikleri payı aldığı, bereket ve huzurun hâkim olduğu bir dönem getirmesini dileyerek, Türk Dünyası’nın, tüm Türk milletinin, bütün kamu çalışanlarının, eğitim çalışanlarının ve bu coğrafya’da yaşayan herkesin Nevruz Bayramı’nı kutluyorum.”