DAÇE ortak sekretaryası adına açıklama yapan Selda Asker:
YARDIM ÇIĞLIĞIMIZI DUYUN
DAÇE(Doğu Akdeniz Çevre Bileşenleri) ortak sekretaryası adına açıklama yapan Selda Asker açıklamasında, “Bir numaraları insan hakkı ihlali olan yaşam hakkını ihlal eden bu kirletici teknoloji transferine karşı mücadele edebilmek üzere çevre ve insan hakları hukuku konusunda görev yapacak bu konuda kurumları temsil edecek avukat arkadaşlar, meslek odaları, stk lar istiyoruz. Bu yardım çığlığımızdır” dedi.
Asker açıklamasında şu ifadelere yer verdi, “Doğu Akdeniz Bölgesine bir kısmı kurulan ve bir kısmı kurulmak için uğraşılan, EPDK’nın bile net sayı veremediği 35 adet termik santral kurulması, bölgedeki deniz canlıların, bitki, hayvan ve insanların kısacası yaşamın sonu olur. Şu anda bizler bir varolma mücadelesi içindeyiz. Termik santral yapılan bölgedeki diğer kirleticilerle olan kümülatif etki değerlendirilmelidir. Bir numaraları insan hakkı ihlali olan yaşam hakkını ihlal eden bu kirletici teknoloji transferine karşı mücadele edebilmek üzere çevre ve insan hakları hukuku konusunda görev yapacak bu konuda kurumları temsil edecek avukat arkadaşlar, meslek odaları, STK’lar istiyoruz. Bu yardım çığlığımızdır.
Bölgemizde hava kirliliğinden ölüyoruz. Elimizde bilimsel verilerimiz var. Partikül maddelerden dolayı kanser oluyoruz. Doğu Akdeniz’in havası için temiz hava istiyoruz. Hava kirliliği öldürür, bu kesindir. Kansere sebeptir. Kalp krizi, şeker hastalığına sebep olur. Ölüyoruz!”
AKKUYU PROJESİNDEN VAZGEÇİLMELİDİR
Nükleer enerji ise çözülemeyen radyoaktif atık sorunu, kaza riski, yapım ve işletim maliyet yüksekliği nedeniyle doğru alternatif olmadığını ifade eden Asker açıklamasının devamında, “ Akkuyu projesinden vazgeçilmelidir.
Bölgemizin önemli sorunlarından biri olan taş ve maden ocaklarına karşı gerçekçi, akılcı ÇED raporları hazırlanmalıdır. Orman arazilerinin içine ocak ruhsatları verilmemeli, ağaç kesimi engellenmelidir. Ormanı korumakla görevli kurumlar başta olmak üzere herkesi bu konuda görevlerini yapmaya çağırıyoruz. Bugün Artvin Cerattepe’de yaşanan çevre katliamına karşı dik duran, direnen ve bölgede itici güç olan Artvin halkını destekliyor ve orada yaşanılan mücadelenin herkese örnek olmasını bekliyoruz. Ormanlarımız bizim geleceğimizdir. Bilimsel bakış açısı ile ormanlarımızın korunmasını istiyoruz.
Doğa tüm canlılara aittir. Sadece insanlara ait değildir. Hatay’ın ev sahipliği yaptığı bitki türleri ve canlıları bilmeliyiz. Temel problem doğayı kullanan ve doğal kaynaklardan geçimini sağlayan halk olmalı ve ancak bu halk bölgesine geçim derdinden taş ocağı vb kurdurmaz. Bunlar hayata geçirilmeli. Doğa temelli bakmalıyız, doğayı tanıtmalıyız. Eko turizmini geliştirmeliyiz” dedi.
PLASTİK VE NAYLON YASAKLANMALI
Asker açıklamasına şöyle devam etti, “Güneşe bakan belediyeler, yeşil binalar oluşturulmalı. Ekolojist yatırımlar yapılmalı, enerjisini kendi kazanan binalar yapılmalı, gezici ekipler partikül izlemesi yapmalı. Belediye hava kirliliğini süpürme yöntemiyle temizlemelidir. Belediyelerin halkı örgütlemede öncü olmaları gerekir. Belediyelerin kent konseylerinin çevre komisyonları oluşturulmalı ve aktif hale gelmelidir.
Sahillerimiz eriyor. Deniz, akarsu, sulak alanlarımız korunmalı ve denetlenmedir. Deniz kıyı şeridindeki yasal olmayan yapılaşma çirkin bir görüntünün yanında, Kumul hareketlerini engelleyerek erozyonu hızlandırmaktadır. Plastik ve naylon önemli bir sorundur. Kanserojendir. Yasaklanmalıdır.
Tüm Ortadoğuyu kasıp kavuran savaş en büyük çevre kirliliğidir. Atılan bombalar masum insanlığı yok ettiği gibi, tarihi, doğayıda yok etmektedir. Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyada hızla tırmanan savaş ortamı bizleri üzmektedir. Savaşların olmadığı insan haklarının ekosistem haklarının korunduğu barış içinde mutlu bir dünya idealimizdir.Savaş insanlık suçudur. Sürdürülebilir yaşam ilkesiyle ekosisteme sahip çıkan bizler yaşam alanlarımızı korumak için mücadele etmeye her alanda devam edeceğiz. Koşulsuz barış istiyoruz. Yurtta sulh cihanda sulh.”