Hatay Mahalli Haber
MENÜ

'Umudun Sesi' Baba-oğul

Yayınlanma Tarihi : 25.06.2023 00:22 Bu haber 251 defa okundu

Kadir İncesu, Hataylı sanatçılar Nebih Nafile ve Merih Nafile ile depreme ve müziğe dair konuştu.

Paylaş Paylaş Paylaş
'Umudun Sesi' Baba-oğul

Şair, Yazar ve Müzisyen Nebih Nafile ile Burhan Günel için Hatay’da düzenlediği etkinlikler dolayısıyla tanışmıştık. Bulduğum her fırsatta fotoğrafladığım Burhan Günel ile ilgili elimde ne varsa göndermiştim. “Gecenin Resmi” adlı şiir kitabı üzerine yaptığımız söyleşi de gazetemizde yer almıştı. O günkü yazımın girişinde şiiri üzerine kısa bir değerlendirme de yapmıştım; “Nebih Nafile, ‘Yine türkü, yine sevda, yine aşk zamanı” diyerek yol alıyor, ‘Yazdıklarım hep eksik,’ dese de…’Cam kırığı gibidir’ dediği hayatı anlatır şiirlerinde; tüm duygularıyla… ‘Yaşamın ta kendisi’ dediği ‘ana’ da vardır şiirlerinde, sevda, emek, bahar da, umut da…”

6 Şubat’ta meydan gelen, ülkemizde büyük yıkıma neden olan deprem sonrası zor da olsa haberleşebildik. Depremin acısı tüm ağırlığıyla etkisini gösterirken sözcükler de yetersiz kaldı. Sessizlik, iletişimin temeli oldu.

En son TÜYAP İstanbul Kitap Fuarında bir şiir-müzik dinletisinde bir araya geldiğimiz Nebih Nafile ile bu kez yolumuz İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığının 21 Haziran Dünya Müzik Günü nedeniyle gerçekleştirdiği “Dayanışmanın Müziği” projesi kapsamında oğlu Merih ile birlikte sahne aldığı Üsküdar Sahil Meydanı’nda kesişti. Proje kapsamında 47 Hataylı depremzede müzisyen Bakırköy Özgürlük Meydanı, Kadıköy İskele Meydanı, Üsküdar Sahil Meydanı ve Şişli Maçka Parkı’nda müzikseverlerle buluştu.

Sözün bittiği yerde, çoğu zaman sessizlik öne çıksa da, sanatın varlığı, gücü, etkisi kendisini hemen hissettiriyor. Sanatın birleştirici gücü, umutları yeşertiyor. Mümkün olduğunca konuşmuyorum, yorum da yapmıyorum. Yalnızca dinliyorum.

"BÜTÜN KORKULARI UNUTMUŞTUM"

Öğretmenlik mesleğinde otuz yılı geride bırakan, yaşamı boyunca öğrenerek öğretmeye çalışan, edebiyat-kültür-sanat alanında Hatay’da hep güzel işler yapmaya gayret eden, her çalışmasına yeni yeni şeyler katarak kendisini de sürekli geliştirme çabası içerisinde olan Nebih Nafile tane tane anlatıyor; “Her şey belirli bir düzende çok iyi gidiyordu. Borçlarımıza rağmen küçücük dünyamızda ailecek o kadar çok mutluyduk ki... 6 Şubat 2023 sabahı yaklaşık bir dakikada her şey son buldu... Zaman, bütün notaların arasına es işaretini yerleştirmişti. Kelimeler tükenmişti resmen. Yatak odasından evimizin giriş bölümüne nasıl geldiğimi hatırlamıyorum. Bütün korkuları unutmuştum. Sevgili eşimin sesini duyuyordum sadece. ‘Bitmiyor... bitmiyor... bitmiyor…’   diyordu yüksek sesle. Ben, acaba son sahne ne olacaktı diye çaresizce bekliyordum. Tek bir dileğim vardı; Çocuklarımıza ulaşmaktı...”

KİMBİLİR KAÇINCI KEZ ANLATIYOR YAŞADIKLARINI..

Bazen isteseniz de bir şey söyleyemiyor, bakışlarınızı kaçırıyorsunuz. Duyduğunuz her cümle ile iyice sarsılıyor, çaresizce gözlerinizi yumuyorsunuz. Nebih Nafile de kim bilir kaçıncı kez anlatıyor enkaz altında yaşadıklarını; “Evimizin giriş bölümünde depremin en fazla yıkıcı etkisine eşimle zifiri karanlıkta birbirimizi görmeden yakalanmıştık. Bütün duvarlar üzerimize düşüyordu. Kalorifer peteği ve duvar birlikte beni altlarına almışlardı. Peteğin kaygan yüzeyi sayesinde göçüğün altından sıyrılmıştım. Tam bu esnada kolonlar katlanarak zemine doğru çakıldığımızı fark ettim. Yine nefes alıyordum, ama toz ve doğal gaz kokusu sarmıştı her bir yanımızı. Karanlıktan dolayı kollarımı açıp dairesel hareketler yaparak eşime ulaşmaya çalıştığım esnada eli elime geldi ve öptüm, eşim de öptü. Bu bir veda gibiydi... Tam o sırada güçlü bir ses; İmdaaaat! Kimse yok muuuu? Maalesef kimse yoktu, herkes göçük altındaydı. Çıkabilenin yapacak hiçbir şeyi yoktu. Beni mutlu eden bir sesti. ‘Merih çok bağırma oğlum, sesini tüketme birazdan bize daha fazla lazım olacak.’ Oğullarımız Merih ve Ekin’in duvarların yıkıntıları ile dışarıdan süzülen aydınlıkla birbirlerini kucakladıklarının silüetini gördüğümde dünyalar benim olmuştu. Evet, 6 Şubat sabahı biz yeniden doğmuştuk. Ancak komşularım, hemşehrilerimin birçoğunun ölüm tarihi de bu tarihti...”

"BU DEPREMİN İZLERİ ASLA SİLİNMEYECEK"

Anlatmaya devam ediyor Nebih Öğretmen… Her yağdığında yüreğine mutluluk katan yağmur yağışının ilk kez nasıl acı verdiğini… Çıplak ayakla, yataktan fırladıkları gibi yıkıntıların arasından binbir güçle soğuk, karanlık, kasvetli geceye çıkışlarını... Göçükten kendi imkanlarıyla caddeye kadar çıkıp, çocuklarını ve eşini yağan yağmur altında sımsıkı sararak, “Bu kadar şiddetli bir depremden kurtulduğumuza göre yaşayacağımız biraz daha günlerimiz var. Lütfen, önceki gibi yine sevgi üretip paylaşmaya devam edelim,” deyişini…

Öğretmen, Şair, Yazar ve Müzisyen Nebih Nafile “Bu depremin izleri asla silinmeyecek,” diyor ve devam ediyor anlatmaya; “O günden beri her türkü acı veriyor. Kendi kendime çalmayı öğrendiğim bağlamam kırılan parmağıma küsmüştü.”

OĞLU İLE AYNI SAHNEYİ PAYLAŞTI

21 Haziran 2023 Dünya Müzik Günü nedeniyle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığının gerçekleştirdiği “Dayanışmanın Müziği” projesinde oğlu Merih ile aynı sahneyi paylaşan Nebih Nafile, İstanbul Büyükşehir Belediye Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere, İBB Kültür Dairesi Başkanı T. Volkan Aslan ile emek veren bütün dostlarına teşekkür ederek şunları söylüyor; “6 Şubat 2023’teki asrın felaketinden sonra verdiğim ilk konser bu oldu. Bu anlamlı buluşmada sevgili oğlum Merih ile sahne almam bana ayrı bir kuvvet ve beraberinde onur verdi. İstanbul’da yaşayan sizin gibi kıymetli dostlarımızın yanımızda olması apayrı bir mutluluk kaynağı oldu. Dediğim gibi, yaşadığımız depremin izleri asla silinmeyecek, umarım yüreğimiz çabuk iyileşir. Güneş, hiçbir zaman doğmayı ihmal etmez. Elbet daha aydınlık yarınlar yakındır. Güneşimiz hiç sönmesin...”

İŞLEMELİ BAĞLAMA GÖÇÜK ALTINDA KALDI

Babasından etkilenerek müziğe gönül veren Merih Nafile ile de konuştuk. Daha doğrusu araya girmeden dinledim; “Evimizde bildim bileli türkü dinlenir, bağlama çalınır. Babam, hep iyi bir ustadan bağlama dersi almayı isterdi. Ancak zor şartlarda okuduğu Ankara’da bir türlü gerçekleşmemiş bu isteği… Arkadaşlarından görüp dinlediği kadarıyla önce ödünç bağlama bulup ve sonrasında öğrenci harçlığını toplayıp iyi bir bağlama almış.  Babadan oğula, sonrasında dededen toruna taşımayı düşündüğüm babamın ilk aldığı işlemeli bağlaması maalesef depremde göçük altında kaldı. Ailemin teşviki ile müziğe başladım ve Hatay Bedii Sabuncu Güzel Sanatlar Lisesini bitirdim. Ardından Niğde Devlet Konservatuvarı Türk Müziği Bölümünü kazandım. Pandemi,  deprem ve çevre faktörleri ile bir türlü kendimi oraya ait hissedemedim. Kendi kendime birçok enstrümanı kurcalayıp, profesyonel olmasa bile çalmayı başardım. Babamla sayısız kez aynı sahneyi paylaştım. Yaşadığımız deprem hepimizi olumsuz yönde etkiledi. Kaybettiğim enstrümanları dostlarımız tedarik etti. Sizin aracılığınızla hepsine teşekkür ediyorum. Kendimi daha çok ifade edebileceğimi düşündüğüm için yurt dışında müzik alanında eğitim almak istiyorum. Ya da bir belediye orkestrasında kadrolu yer almak istiyorum. Sanırım yine babam gibi bu zor şartlarda kendi kendime bir yol bulma ümidini bekleyeceğim. İlginiz için çok teşekkür ediyorum.”

"VAR OLMA MÜCADELESİ İÇİNDELER"

O gün Üsküdar sahilinde sahne alan bütün müzisyenler tıpkı Merih gibi kendilerini müzikle ifade etme, var olma mücadelesi içindeler. Hataylı müzisyenlere destek veren İstanbul Büyükşehir Belediyesine de teşekkürler… Destek sürmeli…Konserin sonuna kadar kah konuştuk, kah sustuk. Daha çok da sahne alan Hataylı müzisyenleri izledik. Üsküdar’da toplanan kalabalık bir müziksever topluluğu da müzisyenleri yalnız bırakmadı. 

ÜSKÜDAR'DA UNUTULMAYACAK BİR GÜN

Nebih Nafile ve Merih Nafile’den oluşan “Umudun Sesi”, Yasemin Ördek ile İbrahim Yiğit Sıkar, Enes Çatak, Can Düzgün ve Merih Nafile’den oluşan grubu ile İbrahim Sıkar, Eren Karagöl, Kadir Kart ve Can Düzgün’den oluşan “Namus Belası” Üsküdar’da müzikseverlere unutamayacakları bir gün yaşattılar. Denizin kenarına kurulan sahneden yükselen müziğe, martıların çığlıkları, sahnenin yanı başındaki iskeleye yanaşan vapurların düdük sesleri de eşlik etti bazen neşeyle bazen de hüzünle…

Paylaş Paylaş Paylaş
Etiket :
YORUMLARI GÖR
ÜYE YORUMLARI
Yorum yapabilmek için

Giriş Yap ya da Kayıt Ol