Adana, Mersin, Gaziantep ve Hatay Baro Başkanları yaptıkları ortak açıklamada son gelişmeleri değerlendirdiler.
Baro Başkanları ortak açıklamada, şu ifadelere yer verdiler;
“Gerilimin her geçen gün arttığı, sabır, katlanma ve hoşgörü iklimin ortadan kalktığı, kaos, kavga, kargaşanın hakim olduğu, kan, gözyaşı ve ölümlerin kanıksatıldığı, terörün nerde, ne zaman, ne şekilde karşımıza çıkacağının belli olmadığı, terörle yaşamaya ülkenin alıştırılmaya çalışıldığı, kurumların içinin boşaltıldığı, alanında yetkin isimlerin görevlerinden uzaklaştırıldığı, Anayasanın askıya alındığı, ülke gündeminin Cumhurbaşkanı tarafından belirlendiği, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kalktığı, Cumhurbaşkanının toplumu birleştirmek, kaynaştırmak, derlemek-toparlamak yerine gerilimi arttıran, kutuplaşmaya ve kamplaşmaya hizmet eden nefret söylemleri ile muhalefet siyasi partilerinin genel başkanlarının ve milletvekillerinin, akademisyenlerin, hukukçuların, gazetecilerin, kendisi gibi düşünmeyenlerin hedef haline getirildiği, toplumun ruh sağlığının bozulduğu, en çok ihtiyaç duyulan moralin ve umudun kalmadığı, yurttaşın gelir ve eğitim düzeyinde ilerleme yerine, gerilemenin hakim kılınarak cehaletin ve yoksulluğun yönetildiği, ülkeyi yönetenlerin öngörüsüz, basiretsiz yönetimleri sonucunda Dünyada saygınlığın ve itibarın kalmadığı bir dönemin içersinden geçilmektedir.
Siyasi iktidarın ağırlaşan sorunlar karşısında tek başına ülkeyi yönetmesine karşın çözüm üretemediği, hukuku içselleştirip, sindiremediği, her türlü eleştiri ve muhalefeti polis şiddetiyle bastırıldığı, parlamentodaki sayısal çoğunluğun istenilen her şeyi yapmaya yeterli sayıldığı sürecin içerisinde siyasette yükselen gerilim, siyasi iktidar ve Cumhurbaşkanının açıklama ve uygulamaları sonucunda artık ana muhalefet partisinin genel başkanının cenaze törenlerinde yuhalatıldığı, protesto (!) edildiği, bununla da yetinilmeyerek cenaze töreninde önüne boş mermi kovanının bırakıldığı, böylelikle tehdit edildiği günleri yaşamaktayız.
Bu gelişmeler son derece tehlikeli ve vahimdir. Bu gelişmelerden kimseye fayda gelmeyecektir. Gerilim ve kamplaştırma ve hedef gösterme süreci toplumsal huzur be barış ortamını yaralayacaktır. Ülkede akan kanın durdurulması, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerimizde yaşanan ayrılıkçı terör olayları, öldürülen insanlarımız, şehit edilen güvenlik güçlerimizle birlikte aynı bölgelerde ilan edilmemiş olağanüstü hal uygulamaları ile yine çok sayıda yurttaşımızın öldürüldüğü, kentlerdeki sokağa çıkma yasakları, insanların en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadıkları, on binlerce insanımızın göç ettiği çatışma ortamı nedeniyle kentlerin mimari yapısının ve kültürel değerlerinin yerle bir edildiği durumda akan kandan ve çatışma ortamından ana muhalefet partisini sorumlu tutmak bizce hedef saptırmaktır, algı yaratarak yaşanan önemli gelişmelerin üzerine perde çekmektir.”