Antakya Doğa Sanat ve Turizm Derneği Başkanı Dr. Biyolog Samim Kayıkçı veda etmeye hazırlandığımız sonbaharın güzellikleri ve bitkileri ile ilgili kaleme aldığı yazısında, “Akdeniz bölgesinde yaşamanın ayrıcalıkları var. Hava kararınca sıcaklıklar düşse de öğlen vakitleri oldukça güzel. Doğa yürüyüşü yapmanın tam zamanı. Hem ruhsal hem bedensel sağlığımız için doğa tüm imkanlarını seferber etmiş durumda. Rengarenk ağaçlar ve çalılar, kuş cıvıltıları, sonbahar çiçekleri, kelebekler ve oldukça şifalı doğal meyveler…
Alıç (zarur), murt (hambeles), keçiboynuzu (harnup), yabani böğürtlen, çitlenbik, menengiç, hartlap ve daha birçoğu… Bizi kış mevsimine hazırlayan tabiat ana her derde deva birçok doğal meyveyi sunuyor bize.
St. Simon Manastırı, Bakras Kalesi, Habib-i Neccar Dağı, Yıldırım Deresi, Harbiye Şelaleleri, Titus Tüneli ve Beşikli Mağara, Gelinler Dağı, Karaçay Baraj Gölü, Gölbaşı Gölü, Geçilmez Kanyonu, Arsuz Yanartaş, Amanos Dağları ve daha pek çok eşsiz yer… Güzel şehrimizde doğa yürüyüşü yapılacak pek çok güzel alan var. Üstelik bazı yerleri gezerken doğal ve tarihi zenginliklerimizi birlikte görebilirsiniz.
Yürüyüş yapmanın insan sağlığı üzerine olumlu etkileri saymakla bitmez. Güzel manzaralar eşliğinde yürüyüş yapmak bu etkiyi arttırır. Bunun yanında yürüyüş yaparken her derde deva doğal meyveleri atıştırmak bu etkiyi katlayacaktır.
Yaşadığımız büyük deprem felaketi sonrasında hem ruhsal hem bedensel sağlığımız oldukça olumsuz etkilendi. Şehrin inşası devam ediyor. Kent koca bir şantiye alanı. Her yer toz duman… İklim koşulları hâlâ izin veriyorken, kısa süreliğin ede olsa, kentin bu keşmekeşinden kurtulup doğal alanları ziyaret etmeliyiz.
Şehri yeniden inşa ederken büyük hasar gören beden ve ruh sağlığımızı ihmal etmemeliyiz. Unutmamamız gerekiyor ki sağlığımız olmadan dünyanın en güzel şehrinde bile yaşamanın bir anlamı olmaz…” ifadelerine yer verdi.