Türkiye Kamu-Sen ve Türk Sağlık Sen Hatay Şube Başkanı Hayrettin Şahin, sözleşmeli öğretmenler ve din görevlilerinin zorunlu çalışma sürelerinin 4+2 yıldan 3+1 yıla indirilmesini içeren kanun teklifini değerlendirdi.
Şahin, gazetemize yaptığı açıklamada, “Teklif, seçim dönemlerinde verilen bir sözün yerine getirilmesi ve 100 bin dolayındaki sözleşmeli çalışanın çilesinin 6 yıldan 4 yıla düşürülmesi konusunda olumlu olsa da Türkiye Kamu-Sen olarak temel talebimiz ve mücadelemiz bütün güvencesiz sözleşmeli çalışanların kadroya geçirilmesidir” diyen Başkan Şahin, “Amacımız, harflere ve rakamlara boğulmuş parçalı kamu istihdam yapısına son verilerek tüm çalışanların aile birliğinin sağlandığı, yeknesak, adil ve güvenceli bir istihdam politikasının belirlenmesidir” dedi.
“3+1 sadece öğretmenler ve diyanet personeli için değil sözleşmeli sağlık çalışanları ile kamuda sözleşmeli çalışan diğer personeller içinde geçerli olması gerektiğini ifade eden Başkan Şahin, “Madem ki, 4+2 yıl uygulaması esnetilerek 3+1 yıla düşürülecektir, yapılacak bu düzenlemenin yeni mağduriyetler oluşturmaması adına başta 4+2’ye tabi sağlık çalışanları da bu kapsama dahil edilmeli ve acilen tüm sözleşmeli personeli kapsayacak bir yer değiştirme düzenlemesi yapılmalıdır” dedi.
Kamuda kurumların özel kanunları uyarınca çalıştırılan idari hizmet sözleşmeli personel, 4924 sayılı Kanuna göre çalıştırılan çakılı sözleşmeliler, 209 sayılı Kanuna göre çalıştırılan kamu dışı aile sağlığı personeli, 5393 sayılı Kanuna göre çalıştırılan sözleşmeli personel, 657 saylı Kanunun 4/B maddesi uyarınca çalıştırılan sözleşmeli personel, 4/C’den 4/B’ye geçen sözleşmeli personel ve 4+2 yıl zorunlu çalışmaya tabi sözleşmeli personel gibi mevzuatı, hakları ve yükümlülükleri farklı ama çileleri, dertleri ve beklentileri aynı olan yüzbinlerce çalışan bulunmaktadır.
Yapılacak bu düzenleme ile yalnızca 4+2 yıl zorunlu çalışmaya tabi personelin içinden eğitimciler ile din görevlileri farklı bir uygulamaya tabi tutulacak bütün bu çok başlı uygulamaların arasına, 4+2 içinden ayrılmış 3+1 yıl zorunlu hizmete tabi sözleşmeli personel eklenecektir. Bu teklif bir sorunu kapsamlı ve kalıcı bir biçimde çözmekten çok adeta ailelerinin birleşmesi için gün sayan eğitim çalışanları ve din görevlilerimiz için bir ceza indirimi niteliği taşımaktadır.
Aynı kapsamda, aynı şartlarda çalışanlardan bir kısmına iyileştirme yapıp diğer kısmını yok saymak sözleşmeli personel açısından bir yıkım olacak, kendilerini dışlanmış ve ötekileştirilmiş sayacaklardır. Bizim bu konudaki nihai talebimiz, bütün güvencesiz sözleşmeli personelin istisnasız olarak güvenceli ve kadrolu istihdama geçirilmesi ve bu garabete kalıcı olarak bir son verilmesidir.
Bu temel talebimiz gerçekleşene kadar sözleşmeli kamu çalışanları ile ilgili yapılacak düzenlemelerde kapsayıcılık mutlaka esas olmalıdır. 3+1 sadece öğretmenlerimiz ve diyanet personelimiz için değil sözleşmeli sağlık çalışanları için de geçerli olmalıdır. Madem ki, 4+2 yıl uygulaması esnetilerek 3+1 yıla düşürülecektir, yapılacak bu düzenlemenin yeni mağduriyetler oluşturmaması adına başta 4+2’ye tabi sağlık çalışanları da bu kapsama dahil edilmeli ve acilen tüm sözleşmeli personeli kapsayacak bir yer değiştirme düzenlemesi yapılmalıdır.
Hakkaniyet, adalet ve Anayasamızın 10. maddesinde ifadesini bulan kanun önünde eşitlik ilkesinin gereği budur. Aksi halde var olan haksız uygulamalara, 3+1 gibi yeni bir statü daha eklenmekten öteye gidilmemiş olacaktır. Bir tarafta çileleri 6 yıldan 4 yıla düşürülmüş çalışanlar diğer tarafta ise aynı kapsamda olup bu haktan dahi faydalandırılmamış on binler kalacaktır.
Bu konuda sadece temenni değil TBMM’de gerekli girişimlerde bulunarak düzenlemenin kapsayıcı olması için gerekli mücadeleyi vereceğimizden herkes emin olmalıdır. Türkiye Kamu-Sen olarak başta 4+2 zorunlu hizmet süresine tabi sözleşmeli sağlık çalışanları olmak üzere hiçbir sözleşmeli personelimizin yeni bir ötekileştirmeye maruz bırakılmasına asla izin vermeyecek, bütün gücümüzü ve mesaimizi kamudaki bu çok başlı kaotik yapının sonlandırılması için harcayacağımız bilinmelidir” dedi.