Gümrük Müşaviri-Araştırmacı Yazar Mehmet Çardak, haftalık yazısında, ‘Rusya ve Türkiye’nin birbirine ihtiyacı’ olduğuna dikkati çekti.
Çardak, yazısında, Türkiye’nin AK Parti iktidarında, uzun süredir deneme-yanılma yöntemi ile yönetildiğini ileri sürdü.
“Biriyle aranızı tek başınıza bozabilirsiniz ama tek başınıza düzeltemezsiniz” diye ifade eden Çardak, “Planlanmış bir şekilde değeri 40 milyon dolar olan bir Rus uçağı Türkiye- Suriye sınırında düşürülmüştür. Bir de pilotları öldürülmüştür. Zaten son yıllarda Türkiye’nin ihracatı daralırken, 35 milyar dolarlık bir ciro göz ardı edilmiştir. Oysaki Rusya ve Türkiye’nin birbirine ihtiyacı var” dedi.
Çardak, ülkelerin birbirinden hoşlanmak veya hoşlanmamak gibi reflekslerinin olmadığını belirterek, uluslararası ilişkilerde ülkelerin çıkar hesabı yaptıklarını belirtti.
Rusya’nın, dış ticaret fazlası veren bir ülke ve çok büyük bir Pazar olduğunun altını çizen Çardak, şöyle devam etti:
“Bu pazarın cahilce hesaplarla heba edilmesinin ardından Türkiye ekonomisi daha da kırılganlaşmıştır. Üretim azalıp ithalat artarken, zaten dış ticaret açığı da kronikleşmiştir. Türkiye, borçlanma ve varlık satışları ile ayakta kalan bir ülke olmuştur.
Türkiye'nin Batı için stratejik önemine rağmen başındaki ‘Tek Adam’ nedeniyle güvenilirliği azalmıştır. Kriz derinleşmiştir.
Bu sefer Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e cilveler yapılmaya başlanmıştır. Erdoğan, başbakan ve partisi ayrı ayrı mektuplar yazarak; Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin yakın gelecekte hak ettiği düzeye gelmesini dilemişlerdir. Yani AK Partili yöneticiler, 14 yıllık iktidarları döneminde hala devletlerarası ilişkilerin liderler arası ‘ahbap çavuş’ ilişkisi olmadığını öğrenememiştir. Peki, Rusya ilişkileri düzeltmeye ne kadar hazır?
Rusya’nın Türkiye için tek çekincesi Erdoğan ve Ortadoğu politikası değildir. Bu politikanın asıl planlayıcısı olan Batı Emperyalizminedir. Evinden vurmaya başladığından dolayı çok uzun bir ömrü kalmayan Erdoğan ve Türkiye politikasınadır. Ayrıca bir NATO üyesi olan Türkiye, aynı zamanda Rusya için tehdittir. Türkiye, aynı zamanda NATO ve ABD'nin üslerini barındıran bir ülkedir. Ukrayna ve Kırım'da Rusya’ya yönelik terörist faaliyetler içinde olduğu da yazılıp çizilmektedir.
Bu nedenle Rusya’nın işbirliği halindeki ülkelerden ikame edebileceği malları Türkiye'den almak istemeyeceği açıktır. Düşen uçak bu konuda fırsat olmuştur. Dünya Ticaret Örgütü’ne şikâyet gibi haklar kullanılamadan alımları sınırlama gerekçesi buldular.
Erdoğan'ın umudu Rusya'yı domatesle ve salatalıkla vurmak olmalıdır. Durmadan Rusya'da bu ürünlerin fiyat artışı konuşuluyor. Bir ülke bunları yemeden de var olabilir. Kaldı ki bunları satmaya başlayan ülkeler de var: Bunlardan biri İran.
Rus turistlerin ayağı Yunanistan’a alıştı bile. Yani ne kadar geç dönerseniz pazarda size o kadar az yer kaldığını görürsünüz.
Türkiye hariç her ülke liderinin hırsları aile çıkarlarına göre değildir. Büyük devletler, ülke çıkarlarına göre tutum alırlar. Dolayısıyla da Erdoğan'ın mektubu son derece kişiseldir. Karşı tarafın ilan edilmiş şartlarıyla da ilgisi yoktur. Rusya'dan alınan cevabın ne olacağı da bellidir. Oysaki büyük ülkeler planlarını yüz yıllık yaparlar! On yıl, 20 yıl ömrü kalmış birine göre plan yapmazlar.”