AK-Fil Sanayi ve Ticaret A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Sahibi Ahmet Tarık Dinçer, İskenderun genelinde, hem de Türkiye genelinde, aslında dünyada resesyon yaşandığına işaret etti.
Hatay’ın İskenderun ilçesinde otomotiv dışı, özel hava filtreleri üretimi yapan AK-Fil Sanayi ve Ticaret A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Sahibi Ahmet Tarık Dinçer ekonomiyi ve piyasaları değerlendirdi.
Pandemi sonrası beklenen bir krizin, geldiğini onunla ilgili sıkıntıların devam ettiğini ifade eden Ahmet Tarık Dinçer “Bölgemiz ihracat bölgesi malum limana yakın oluşumuz, özellikle bizim gibi üretim yapan firmaların 80 90'ı ihracat bazlı çalışıyor, bizi de çok etkiledi. Tabii devlet politikaları, her devletin kendine özgü ekonomik politikaları var. Bizim devletimizin de kendine özgü politikaları oldu, bu politikalarda kur korumalı sisteme geçildi. Kurun aşırı seviyede artmaması için bir model geliştirildi, tabii bu model doların euro'nun dövizin durmasında çok büyük faydalarını gördük” dedi.
ÜRETİM GELİRLERİMİZ ÇOK ARTTI
25-30 lira olması gereken döviz şu anda 18-19 civarlarında seyrettiğini fakat bunun kendileri için daha büyük bir handikap olduğunu kaydeden Ahmet Tarık Dinçer “Özellikle enflasyon fazla hızlı artmasından dolayı üretim gelirlerimiz çok arttı üretim gelirleri artınca bizim dünyada rekabet etme şansımız da azalmaya başladı Çin'den dolayı. Çin bazı konularda geride bırakınca Amerika ile Çin arasındaki ekonomik savaştan dolayı özellikle navun giderleri artınca, Çin'in dünyadaki birçok ülkeye fırsat doğdu. Bizim Avrupa’ya yakınlığımız, bizim büyük bir artı iken, şu anda böyle bir riski yaşıyoruz maalesef. Özellikle enflasyonla beraber artan girdi maliyetleri en büyük sorun, tabii işçi maliyetleri, asgari ücret; bu yıl içinde biliyorsunuz ilk defa 2-6 ay içerisinde 34 arttırıldı. Şuanda 40-45'ler konuşuluyor, birçok imalatçı firmayı endişelendiren bir durum. Teknolojik açıdan da biz ülke olarak daha çok gerilerdeyiz. Avrupa 4-0'a geçti ama biz çok daha gerilerdeyiz, bunun için emek yoğunluğu, bize çok daha fazla olduğu için işletme giderlerinde arttırıyor” diye konuştu.
REKABET ŞANSIMIZI ARTTIRMAMIZ GEREKİYOR
Bölgede bir diğer sorunun büyüyemediklerine vurgu yapan Ahmet Tarık Dinçer “Çünkü bölge coğrafi olarak buna engel. Bizim dünyayla rekabet edebilmemiz için, girdilerimizi muhakkak bir şekilde tutmamız, geriye çekmemiz gerekiyor. Rekabet şansımızı artırmamız gerekiyor. Kaliteli ve daha ucuz nasıl üretebiliriz? Onun yollarını bulmamız gerekiyor. Bundan dolayı serbest bölgeler özellikle bizim gibi ihracat yapan firmalar için aslında çok güzel bir yer, onunla ilgili maalesef ki şunu gördüm; İskenderun'daki diğer işletmeler çok fazla bunun bilincinde değiller. Asgari ücret, Türkiye'deki enflasyon, dünyadaki enflasyon şartları çok ağır, çalışanlarımızı da memnun etmek istiyoruz. Ama nihayetinde bizim verdiğimiz maaşın haricinde devlete verdiğimiz vergiler, primler de var, ondan dolayı gerileri çok arttıracak ihracatçı firmalar için söylüyorum; iç piyasaya göre daha fazla dezavantajı var. Kur komalıdan sonra dolar ve euro artmaması bizim gibi işletmeler için de dezavantaj. Biz eğer dolar ve euro'nun artışı ile enflasyonuna eşit bir artırımda olur ise bize çok fazla yansıması olmaz dedi şu anki kur korumalı sisteme göre biz birer ikişer 0 geriye düştük” şeklinde konuştu.
EYT BİZE AYRI YÜK GETİRECEK
EYT'lerle ilgili hükümetin bir çalışması olduğuna da vurgulayan Ahmet Tarık Dinçer şunları söyledi “Bu EYT'lerde bize ayrı bir yük getirecek, çünkü benim fabrikamda şu anda tespitlerime göre 25 civarında EYT’li var. Uzun zamandır çalıştıkları için kıdem tazminatları var. Onunla ilgili bir yük binecek üstüne 40 arttırırlarsa işçi maliyetleri gelecek, bundan dolayı çok sıkıntılı günler bizi bekliyor. Dediğim gibi aslında şu anda dünyada büyük bir rekabet var. Bu rekabette bizim geriye düşmememiz gerekiyor. Bununla ilgili de çok acil tedbirler almalarını istiyorum, devletimizin kurumlarımızın. Türkiye'yi şu anda ayakta tutan sistem ihracat, bir de kur korumalı sistemin bir de öbür avantajları, baktığımızda ithalatımız da çok artıyor, ithalatla ihracatın karşılama oranı çok arttıkça bu da hem bizler için sıkıntılı oluyor, çünkü nihayetinde üreticiler rekabet etme şansları azalıyor.”