- Son 3 yılda anne, baba ve kardeşlerinin de aralarında bulunduğu yakınlarını yitiren Ahmet Cevdet Alkan, acılarına rağmen Antakya'daki konteyner kentlerde vatandaşlara hizmet ediyor
- Şehit Emin Yıldırım İlkokulu ve Ortaokulu Müdürü Alkan:
- "Şu anda evim hala enkaz altında, eşyalarımızı çıkarmış değilim. Benim için önce memleketim ve insanım. Eşya gelir ama insan gelmez"
Kovid-19 salgınında ve Kahramanmaraş merkezli depremlerde aile ve akrabalarından 44 kişiyi kaybeden Ahmet Cevdet Alkan, arka arkaya yaşadığı tarifsiz acılara rağmen konteyner kentlerde görev alıyor.
Antakya Şehit Emin Yıldırım İlkokulu/Ortaokulu Müdürü Alkan, tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgın sürecinde ve Türkiye'yi yasa boğan 6 Şubat'taki afetlerde unutamayacağı acılar yaşadı.
Son 3 yılda anne, baba ve kardeşlerinin de aralarında olduğu 44 yakını salgın ve depremde vefat eden Alkan, depremlerin büyük yıkıma uğrattığı Hatay'da acılarını unutup afetzedelerin yardımına koştu.
Konteyner kentlerde gönüllü görev alan iki çocuk babası Alkan, meslektaşlarıyla afetzedelerin ihtiyaçlarının belirlenmesi ve yardımların ulaştırılması için mesai yapıyor.
- "İnsanlarımızın ihtiyaçlarını gidermenin mücadelesini veriyoruz"
Alkan, AA muhabirine, 2020'den bu yana büyük acılar yaşadığını söyledi.
Güçlükle ayakta durabildiğini dile getiren Alkan, "Acılar arka arkaya geldi. 2020'de 20 gün içinde Kovid-19'a yakalanan annemi, babamı ve 2 ablamı kaybettim. Daha sonra amcam ve teyzemin çocukları ile yeğenlerimin de arasında olduğu yakın akrabalarımdan 13 kişi hayatını kaybetti. Bu dönemde 17 akrabamı Kovid-19'a kurban verdim." diye konuştu.
Alkan, kayıplarının travmasını atlatmaya çalışırken depreme yakalandıklarını dile getirerek, "Depremde de kayınvalidem, kayınlarım, amcamın çocukları ve yeğenlerim olmak üzere 27 kişiyi kaybettik. Onları toprağa verdik." dedi.
Depremlerde evinin yıkıldığını ancak tüm acılarını bağrına basarak Hatay'ı ayağa kaldırmak için çalışmalara destek olduğunu ifade eden Alkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendi acımızı yaşamadan 'Yine kendi memleketimiz, insanımız, toprağımız.' dedik. Her şeyi bıraktık. Evim hala enkaz altında, eşyalarımızı çıkarmış değilim. Benim için önce memleketim ve insanım. Eşya gelir ama insan gelmez. Konteyner kentlere devletimize, milletimize ve insanımıza yardım etmek için gönüllü olarak geldim. Diğer eğitimci arkadaşlarımızla sahada çalışıyoruz. İnsanlarımızın ihtiyaçlarını gidermenin, onlara yardımcı olmanın mücadelesini veriyoruz."
- "Bu acı sürekli içimizde yanacak"
Son dönemde yaşadıklarını gözyaşları içinde anlatan Alkan, "Bir anda ailenden 44 kişiyi toprağa vermek kolay değil. Ailemden bir tek ben ve ağabeyim, eşimin ailesinden kendisi ve kardeşi kaldı. Bu anlatılacak bir şey değil. Kimsenin yaşamasını istemem. Telefon rehberinizde çok sayıda numara var ama arayamıyorsunuz. Aradığınızda cevap alamıyorsunuz." diye konuştu.
Alkan, bunun kaldırabilecek bir süreç olmadığını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bazen ister istemez duygu patlamaları yaşıyoruz. İsyan etmek istiyoruz ama faydası yok. Çabalayıp tekrar bir yere gelmeye, şehrimize yeniden ayağa kaldırmaya, yaşayan insanlara destek olmaya çalışıyoruz. Anılarımız hep bizimle yaşayacak. Bu acı sürekli içimizde yanacak."