Samandağ Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Hülya Nehir Aalen-Antakya Derneği-Antakya Yazarlar Sendikası tarafından düzenlenen ‘Cumartesi buluşmalarının’ bu haftaki konuğu oldu. Çocuk istismarı ve kadına şiddet konularında konuştu, soruları cevaplandırdı.
Dernek Başkanı Mehmet Karasu ve dernek Yöneticisi Gazeteci Cemil Yıldız’ın Moderatörlüğünde devam eden söyleşi etkinliği samimi bir ortamda gerçekleşti.
Hülya Nehir konuşmasında, şunları söyledi:
“25 Kasım 1999 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü olarak ilan edildi. Türkiye’de kadınların yaşadığı sorunlar öylesine ağır ve çözüm için mücadele eden kadın hareketi öylesine örgütlü ki, 8 Martın yanı sıra Kasım ayı da çok yoğun etkinliklerle, eylemlerle geçiyor. Kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığı ve günde beş kadının öldürüldüğü ülkemizde 25 Kasım daha bir anlam kazanıyor.
15 Temmuz sonrası Türkiye’de pek çok değişiklik olurken bu süreçten sessizce ve olumsuz etkilenen yine kadınlar oldu. Birçok kadın merkezinin önce faaliyetleri durduruldu, ardından kapatıldı. Kapatılmakla kalınmadı, şiddete maruz kalıp bu merkezlere başvurmuş kadınlara ait gizli kalması gereken bilgilere el konuldu. Yıllardır bulundukları bölgede erkek şiddetine karşı mücadele eden kadınlarla dayanışma içerisinde olan örgütlerin kapatılması kadınların şiddetle mücadele iradelerine yapılmış bir müdahaledir. Son günlerde kadın örgütleri başta olmak üzere tüm kamuoyunu ayağa kaldıran çocukların cinsel istismarını yasalaştırmaya çalışan önergenin erken yaşta zorla evlilikleri teşvik etmeye zemin hazırlama çalışması olduğunu üzülerek ve öfkelenerek gördük. Ancak bu zihniyetin temellerinin yıllar önceden tasarlanan bir kurgu olduğunu da unutmadık. 4+4+4 eğitim sistemi ile ilk dört yıllık eğitimden sonra orta kısımda çocukların açık öğretim sistemine devamına olanak sağlandı. Böylece kız çocuklarının okullardan alınmasının önü açıldı. İstatistikler de kız çocuklarının örgün eğitimden ayrılarak açık öğretim sistemine devam ettiğini gösteriyor ve yine bu yaşlarda evliliklerin artığını da.
2015 yılında medeni nikahtan önce dini nikahın suç olmaktan çıkarılması Anayasa mahkemesi tarafından kabul edildi ve ardından günlerdir kadın örgütlerini sokağa döken yasa tasarısı da çocuğun cinsel istismara uğradığı kişi ile evlendirilmesini öngörerek, rıza yaşını 12 ye kadar indirmeyi içeriyordu. Burada yaş farkı, yaş aralığı gözetilmiyordu. Kadın örgütlerinin hemen harekete geçmesi ve kamuoyundaki tepkiler bu yasanın geri çekilmesini sağladı ancak cezanın belirlenmesinde 12-18 yaş arasına ilişkin belirsizlik ve rıza yaşının 15’ten 12”ye indirilmesi gibi bir tehlike hala devam ediyor. Bunun için de tetikte olmalıyız. Ayrıca çocukların dini nikâh ile evlendirilmesinin suç olarak düzenlenmesi ve dini nikâhla yapılan tüm evliliklerin tespiti ve sorumluların cezalandırılması için de harekete geçmeliyiz.
Bu tür yasaların bir daha meclise gelmemesi için alanda çalışan kadınlar ve kamuoyuna çok iş düşüyor.
Bizler de ilimizde Kadın Platformu olarak harekete geçip çeşitli eylemlerde bulunduk. Çocuk istismarı ile ilgili Kırmızı Balon Kampanyası düzenledik Kırmızı Balon Kampanyası ile paneller, billboardlar, basın açıklamaları ve afişlemelerle farkındalık çalışması yaptık.
Bu kadar olumsuzluk yaşadığımız bu dönemde kadınları ve çocukları şiddetten uzak tutmak için daha çok dayanışmalı, örgütlülüğümüzü büyütmeliyiz. Kar tanesiyken, çığ olmalıyız.
