CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu, Hatay İl Müftüsü hakkında soruşturma açılması gerektiğini ileri sürdü.
Milletvekili Dudu, açıklamasında, şu sözlere yer verdi:
“Hatay İl Müftüsü Hamdi Kavillioğlu’nun önceki gün, Narlıca Hz. Ayşe Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde velilere yönelik verdiği konferansta, kız çocuklarının ergenlik çağında evlendirilmelerini istediği, “Çocukların anne ve babaları üzerinde bazı hakları vardır. Çocuğun, babası üzerindeki haklardan birisi de buluğ çağına eriştiğinde çocuklarını evlendirmeleridir. Buluğ çağı, İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre kızlarda 9-15, erkeklerde 12-15 yaşları arası olarak belirlenmiştir” dediği yönünde yerel ve ulusal basında haberler yapılmıştır.
Kamuoyunda oluşan infial üzerine Hatay İl Müftüsü Hamdi Kavillioğlu, sözlerinin çarptırıldığını savunarak, buluğ çağına yönelik yaş tarifi yapmadığını öne sürmüştür. Müftü, “Çocuğun babası üzerindeki haklarından biri de evlilik yaşına gelince çocuğunu evlendirmesidir. Hem Kur’an-ı Kerim hem de Hz. Peygamber (s.a.v), gençlerin ve yetimlerin evlilik yaşına gelince evlendirilmelerini emretmektedir” dediğini iddia etmiştir.
Ancak basın mensupları ve toplantıya katılan veliler, Müftü’nün yaptığı açıklamanın doğru olmadığını belirtmektedir. Hatay İl Müftüsü Hamdi Kavillioğlu hakkında derhal soruşturma açılmalıdır.
AK Parti, iktidara geldiği günden bu yana adım adım eğitimi dinselleştirirken, diğer yandan da laik sistemi aşındırmak için yasa maddeleri üzerinde kritik düzenlemeler yapmaktadır. Üzücü olan Narlıca Hz. Ayşe Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde düzenlenen seminerlerde; eğitimcilere değil, din adamlar ve imamlara yer verilmesidir. Anayasa’ya aykırı şekilde müftülere nikâh kıyma yetkisinin verilmesinin özellikle kız çocuklarımızın eğitimi ve yaşamı üzerinde doğuracağı olumsuz sonuçlar şimdiden görülmektedir. Hatay Müftüsü’nün velilere öğütleri dikkate alındığında, kız çocuklarının daha çocuk yaşta evliliğe zorlanacağı, eğitimden koparılarak vücut gelişimleri tamamlanmadan büyük acılara mahkûm edileceği endişesi; gerçeğe dönüşmek üzeredir.
Batı toplumlarının “yapay zekâ” geliştirdiği bir yüzyılda, bizim sistemimizin insan doğasına aykırı şekilde “yapay ve bağnaz beyinlere” kritik makamları teslim etmesi, toplumumuzu dipsiz uçurumlara götürecektir. İçinde bulduğumuz tehlike, sadece dış mihraklarla sınırlı değil, içerdeki karanlık ve sığ cephenin büyütülmek istenmesinden kaynaklanmaktadır. Ülkenin geleceği için esas tehlikeli olan da bu cephedir. Cehaletle, bağnazlıkla, gericilikle savaşmadan uçurumdan çıkmamız da olası görünmemektedir.”