Hatay Mahalli Haber
MENÜ

En büyük korkusu onu hayattan aldı

Yayınlanma Tarihi : 30.06.2016 00:00 Bu haber 692 defa okundu

Gülşen Bahadır sosyal paylaşım sitesindeki hesabından 21 Haziran’da yaptığı son paylaşımda, savaşın anlamsızlığına vurgu yaparak duygularını kelimelere döktü. Gülşen yazısında her türlü savaştan kaçınan, hayatın içerisinde barışık bir düzeni kendine rehber edindiğinin altını çiziyor. Gülşen Bahadır bu paylaşımı terör saldırısından tam bir hafta önce yaptı. Hain terör saldırısında şehit olan Hataylı ikinci kişi olan Gülşen Bahadır’ın bu yazısı sosyal medya da tam 678 kez paylaşıldı, çok sayıda yorum aldı. İstanbul Atatürk Havalimanındaki hain terör saldırısı kurbanı olan Gülşen’in vefatı Hatay’da başta ailesi ve sevenleri arasında derin üzüntü yarattı. Bu üzüntü sosyal medyaya da yansıdı.    

Paylaş Paylaş Paylaş
En büyük korkusu onu hayattan aldı

İŞTE O ANLAM YÜKLÜ SON MESAJ

Gülşen Bahadır, duygu yüklü, biraz da hayata dair felsefi yaklaşımını şöyle aktarıyordu: “Hayatım boyunca hiç savaşmadım ben, ama hiç… Ne istediklerimi almak için, ne kendim için, ne sevdiklerim için, ne hayatın bana vermedikleri için, ne de haksızlığa uğradığım için…

Gücüm olmadığından değil tercih etmediğimden. Ben tercihimi direnmekten yana kullandım çünkü savaşın hiç bir getirisi olmadığına inanıyorum. Savaşta kazanan yok sadece kaybedilenler var, geride kalıp hatırlanan tek şey onlar hep bunu gördüm. Tarih tekerrürden ibaret o yüzden zamanla da savaşmanın bir manası olmadığını gördüm. Zamanla birlikte akabilirsin yapabileceğin en iyi şey budur. Savaşa giren herkes en başında kaybediyor bence. Fiziksel savaştan da bahsediyorum burada psikolojik olandan da…

Hayatın bana verdikleri ya da vermedikleriyle savaşmak yerine uyumlanmaya çalışıyorum. Bazılarının şeklini değiştiriyorum, bazılarınınsa yönünü. Bazen de onlar beni değiştiriyor kimi zaman bir şeyler katıyor bana, kimi zaman alıyor bir şekilde orta yol bulunuyor yani hayatla anılacağınız ama savaşarak değil zamanla. Zaman olgusunu tam kavrayabilmiş değilim henüz hangi vaktin neye ait olduğunu, kimi temsil ettiğini ve ya ne getireceğini bilemiyorum çoğu zaman…

Geç kaldığım oluyor, aceleden erken gittiğim oluyor ya da heyecandan bekleyemediğim oluyor bunlardan herhangi biri bir hataya yol açtığında duruyorum, bekliyorum, anlamaya çalışıyorum neyi zamansız yaptığımı…

Hayatın bize getirdikleri ya da götürdükleri aslında tamamen bizim seçimlerimizden ve zamanımızı nasıl kullandığımızdan ibaret o yüzden diyorum ‘ya savaşmadım ben hiç diye çünkü savaş sadece zaman kaybı. Ne getirileni geri götürebilir, nede götürüleni geri verebilir savaş.’

Tüm bu anlattıklarımdan sanmayın ki tepkisiz yada suskun kalıyorum hayatın haksızlıklarına adiliklerine karşı.

Dedim ya: ‘tercih meselesi diye bunlara direnmeyi tercih ediyorum hayatın genel akışında bu defektleri düzeltebilmek için, kalıcı çözüm için yani. Devletin yaptığı haksızlığa direniyorum halkın hak ettiği refahın sağlanmasını taleb ediyorum, sevdiklerimi hayatımdan çıkarmamak için direniyorum ama kimseyi de zapt etmiyorum, mutsuzluğa karşı direniyorum, kötülüğe karşı direniyorum daha milyonlarca şey yazabilirim şu hayatta direndiğim ama hepsini de aynı zamanda seviyorum.

Sevmek yapabileceğimiz en büyük hareket bu hayatta sevmek saymak ve kabullenmek, hayatımı bu olgu üzerinde şekillendirmeye çalışıyorum çünkü biliyorum ki bir gün aydınlığa kavuşulacaksa şayet bu sadece sevgiyle, aşkla, ışıkla olacak.

Hayatın size verdiği acıları da sevmeniz lazım güzelliği iyiyi sevmek kolay, zoru başarmak lazım bence. Gelen zorluğu da acıyı da dedim ya şeklini değiştiriyorum yönünü değişiyorum bir şeklide kabulleniyorum diye, işte kabullenirken sevmekte lazım anlamaya çalışmakta lazım ki bize bir geri dönüşü olsun tüm bu yaşananların zamana hak ettiği değeri verelim çünkü elimizde ondan çok az var ve çok çabuk geçiyor. Savaşmaya en yakın olduğum şey sanırım kendi içimdeki nefsim. Onunla bile savaşmıyorum aslında onu da sevmeye anlamaya ve sivri kenarlarını törpülemeye çalışıyorum hayatımda. Ben büyüyüp olgunlaştıkça o küçülüp çocuksularsın istiyorum içimde.

Birçok tercihim de isteğim de hemen kendini öne atıp bas bas bağırıyor içimde. Eskiden ayırt edemezdim onu iç sesim sanar, dilerdim savaşmaya yakın şeylere sebebiyet verirdim şimdiye artık tanıyoruz bir birimizi seviyoruz da hatta o yüzden artık O kadar bağırmıyor işte dedim ya bende savaşmıyorum direniyorum, seviyorum, kabulleniyorum ve TEŞEKKÜR ediyorum hayatımdaki her şeye, herkese…"

Paylaş Paylaş Paylaş
Etiket :
YORUMLARI GÖR
ÜYE YORUMLARI
Yorum yapabilmek için

Giriş Yap ya da Kayıt Ol