CHP Hatay il başkanı Av. Servet Mullaoğlu ve partililer Atatürk anıtına çelenk sundu. Mullaoğlu çelen sunumu sonrası açıklama yaptı. Açıklama şöyle; “Bizler, esaretin prangalarını bağımsızlık ateşiyle eritmiş ve özgürlüğün kapılarını canları pahasına açmış bir milletin mensuplarıyız!
Yüce Meclisimiz, işgal altında ve büyük imkansızlıklar içerisinde kurulmuş bir Meclistir. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde milletimiz, zor şartlar altında demokrasi yolunu tercih ederek; büyük zaferleri ve büyük devrimleri gerçekleştirmiştir.
TBMM, bir askeri zaferin eseri değildir, tam tesrine askeri zafer TBMM'nin eseridir. Bu niteliği ile TBMM gazi bir parlamentodur. TBMM'den önce ne bir devlet ne bir cumhuriyet ne de bir ordu vardır. Devleti de cumhuriyeti de orduyu da TBMM kurmuştur. Savaşı kazanan TBMM, Lozan Anlaşması'nı da gerçekleştirerek barışı, istikrarı ve uluslararası düzeyde tanınmayı da güvence altına almıştır. Böylece milletimizin Anadolu'daki siyasi varlığına son vermeyi amaçlayan Sevr dayatması da yırtılıp atılmıştır.
TBMM, gücünü ve yetkisini millet iradesinden almaktadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk; ''Arkadaşlarım, ülkenin yazgısında tek yetki ve güç sahibi olan Büyük Millet Meclisi, bu ülkenin düzeni için, iç-dış güvenliğini sağlamak ve korumak için en büyük güvencedir. Büyük milli sorunlar şimdiye kadar ancak Büyük Millet Meclisi'nde çözümlendi. Gelecekte de yalnız oradan kesin önlemler sağlanabilecektir. Türk Milletinin sevgi ve bağlılığı her zaman Büyük Millet Meclisine yönelmiştir ve hep oraya yönelecektir' ifadesiyle Milletimizin iradesinin tecelli ettiği Meclisimizin önemine vurgu yapmıştır.
Ülkemiz işgal altındayken ve Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lider varken bile, meclis belirleyici olmuştur. Atatürk tek başına değil, Milli iradenin bir bütün halinde tecelli ettiği milletin temsilcileriyle beraber hareket ederek, meclisin aldığı kararlara uyarak, nice zaferler elde edilmiştir.
'Milli irade, bir bütündür. İktidar ve muhalefetin milli iradenin bir parçasıdır. Milli irade, tek başına demokrasi anlamına gelmez. milli iradenin demokrasiye dönüşebilmesi için bağımsız, güçlü bir yargıya, hukukun üstünlüğü anlayışına ihtiyaç vardır.
Eğer hukukun üstünlüğü egemen değilse; bugün ülkemizde yaşandığı gibi milli irade; kolayca bir parlamento egemenliğine, parlamento egemenliğinin bir parti çoğunluğunun diktasına, parti çoğunluğunun da bir liderin siyasi vesayetine dönüşebilmektedir. Yani milli irade, tek kişinin iradesine dönüşebilmektedir. Bu durum, 23 Nisan’ın ruhu ve amacına tamamen aykırıdır.
‘Neyin suç’, ‘kimin suçlu’ olduğuna hukuk değil, siyaset karar vermeye başlarsa; ‘hukukun gücü’ ortadan kalkar ve ‘güçlünün hukuku’ egemen olur.
Eğer parlamento çoğunluğu, yargıyı, yasamayı, yürütmeyi, basını, televizyonları, şirketleri, holdingleri, futbol takımlarını vesayet altına alması için bir lidere yetki verip, ona her şeyi teslim etmişse; duvarlarda 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!' yazmanın bir anlamı kalmaz.
Milletimizin iradesinin tecelli ettiği Meclisimize, milletimizin gerçek iradesinin tecellisine ihtiyaç vardır. Bunun için koltuk hesaplarıyla oluşturulan ittifaklarla değil, millettin menfaatleri ile oluşturulan iradenin tecellisine ihtiyaç vardır.
Demokrasi bir tahammül rejimidir, birbirine ve farklılıklara saygı duyma, her türlü sorunu diyalog ve uzlaşıyla çözme rejimidir. Demokrasi; Kendi sesinden başkasına sağır kesilenlerin, kendi sözünden başkasını doğru görmeyenlerin, başkasının iradesini ve varlığını mahzurlu görenlerin rejimi değildir! Devlet, meşruiyetini kendisinden veya bir kişiden değil, milletten alır! Devlet bir kişi veya bir zümre için değil, millet için vardır! Yasama, yürütme ve yargı yine sadece ve sadece millet için vardır.
TBMM'yi hep birlikte kurduk. TBMM'nin sevk ve idaresiyle Kurtuluş Savaşı'nı hep birlikte kazandık. Bütün farklılıklarımızla, büyük bir zenginlik içinde, tek bir yürek olarak, hep birlikte Kurtuluş Savaşını verdik, birlikte TBMM'yi açtık ve birlikte Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduk.
İşte geleceği de hep birlikte inşa edeceğiz. Türkiye'yi birlik ve beraberlik içinde, kardeşlik içinde, dayanışma ve paylaşma içinde yücelteceğiz. Bu nedenle 24 Haziran 2018 seçimleri, milletimizin yeni bir 23 Nisan 1920 kararıdır. İnanıyorum ki milletimiz, kendi iradesinin tecelli ettiği Meclisi, Yargıyı ve Yürütmeyi Ortadoğu ülkelerindeki gibi tek bir kişiye vermeyecektir!
Dünyanın ilk ve tek çocuk bayramı olan 23 Nisan'ı, bu yıl daha da başka bir anlamla kutluyoruz. Çocuklarımıza çok daha parlak bir geleceğin inşası için, çözülemez ve aşılamaz kader olarak görülen sorunlarımızı aşmak için, 23 nisan ruhuna uygun hareket etmek zorundayız.
23 Nisan ruhunun en kısa sürede bu haziranın sonunda ülkemize egemen olması dileği ile bütün dünya çocuklarının bayramını kutlar, saygılar sunarım.”