CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Hatay’daki depremzede yurttaşların ruh sağlığı durumlarına ilişkin araştırma önergesi verdi.
Araştırma önergesinin gerekçesinde; Hatay’da normalleşmeye dair izlerin bulunmadığını ifade eden Nermin Yıldırım Kara, “Depremin kümülatif etkisinin yüzde ellisini yaşayan Hataylı depremzede yurttaşlar deprem anı ve sonrasındaki yaşadıkları travmaları atlatamamıştır. Bugün hâlâ birçok depremzede uyku bozukluğu ve korku yaşamaktadır. Birçok yurttaş deprem anını her gün tekrar yaşadığını belirtmekte, uzmanlara göre bu durum tahrip edici bir stres bozukluğu yaratmaktadır. Bu noktada; depresyon ve anksiyete eğilimleri artış göstermektedir. Depremin hemen ertesinde travmalara hassas yaklaşım gösterilmemiş, doğru müdahaleler yapılamamıştır. Bu hassas durumun karşılığında ilk anda ihtiyaç duyulan destek farklı gruplar tarafından verilmeye çalışılmış, uzmanlık alanı travma sonrası ortaya çıkan duygu ve davranış dünyaları olmayan insanların temasları ve telkinleri ileriye yönelik tedavi şartlarını da zorlaştırmıştır. Özellikle ilk anda, bölgede çocuklarla temas eden yabancıların pedagojik eğitim geçmişine sahip olmaması daha büyük zararları ve psikolojik istismarları meydana çıkarmıştır. Bir yıl sonunda deprem bölgesindeki hayatın normale dönememesi ve insanların rutinlere kavuşamaması da bu travmaların aynı düzeyde seyretmesine sebep olmaktadır. Hâlâ Hatay’daki yurttaşların bir yıl sonunda kalıcı konutlara kavuşamaması, hayatlarını çadır ve konteynerlerde devam ettiriyor olması, eğitim ve sağlık alanındaki temel sorunların çözülememesi devamlı hale gelen bir kaos ortamında yaşanıldığı hissini ortaya çıkarmaktadır. Bu durumda; sorunların çözüldüğü değil evirildiği bir ortamda yaşayan Hataylı depremzedeler umutsuzluğa kapılmaktadır.” dedi.
EN ÇOK ETKİLENENLER KADINLAR VE ÇOCUKLAR
Depremin travmalarını en çok deneyimlerin kadınlar ve çocuklar olduğunu vurgulayan Hatay Milletvekili, “Depremden psikolojik olarak en çok etkilenen gruplar çocuklar ve kadınlardır. Hatay Depremzede Derneği’nin raporuna göre; çocukların belirsiz olarak devam eden eğitim süreci önemli bir psikolojik yük getirirken, bakım emeğinin paylaşılmaması kadınları çaresizliğe itmektedir. Deprem sonrasında aile içi şiddet ve akran zorbalığı artmaktadır. Çocuklar da bu şiddetin öznesi olmuş ya da tanıklık edecekleri bir durum içerisine sürüklenmiştir. Barınma sorununu tam olarak çözemeyen ve yalnız yaşayan kadınlar güvenlik endişesiyle hayatlarını devam ettirmektedir. Aile bireylerinin yanlarına yerleşen kadınlar ise bakım emeği açısından sömürülmektedir. Şiddet genel olarak artma eğiliminde olmakla birlikte Hatay Depremzede Derneği’nin sunduğu bilgilere göre; kadına yönelik şiddet önemli derecede artmış ve kadın buluşmalarında belirlenen en önemli konulardan birisi de bu şiddet travmaları olmuştur. Eşinden şiddet gören kadınlar bunun yansıması olarak çocuklarına şiddet uygulama eğilimi içine girmektedir. Türk Tabipleri Birliği ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Sendikası’nın depremin birinci yılında hazırladığı rapora göre; Hatay’da her konteyner kentte olmasa da büyük bir kısmında psikososyal destek birimi bulunmaktadır. Ancak burada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından istihdam edilen kişiler de deprem bölgesinin olumsuz koşullarından dolayı motivasyonsuzluk ve haddinden fazla iş yüküne maruz kalmaktadır. Hatay Depremzede Derneği’ne göre ise ruh sağlığına yönelik hizmet veren birimler dağınık, bağımsız ve koordineli çalışmamaktadır. Psikososyal destek birimleri konteyner kentlerle sınırlıyken diğer yerleşim alanlarında psikiyatrik müdahaleye olan ihtiyaç Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanmamaktadır.” dedi.