Hatay Milletvekili Yıldırım Kara, yaşanan son depremin Hatay tarihinde sekizinci yıkım olduğunu, deprem bölgesi olarak bilindiği halde imar yapılanma süreçlerinde deprem yönetmeliği çerçevesinde zemin etüt analizlerinden deprem risk raporlarına kadar hiçbir şartın dikkate alınmamasının yıkımın boyutunu arttırdığını vurguladığı açıklamasında “deprem bir afettir; ancak önlem almamak felaketi getirir” dedi.
Ülkemizde benimsenmiş betonlaşma üzerine kurulu ekonomik büyüme stratejisi, inşaat sektörünün hızlı rant kapısı olarak görülmesinin yanında; yapı malzemelerinin üretim, tedarik ve denetim zincirinin partizanlaşmış bir yapı haline getirdiğini hatırlatan Milletvekili, “binlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine sebep olan bu bozuk düzen dahilindeki tüm sorumlular yargılanmalıdır” dedi.
KALICI KONUTLAR ACİLEN YAPILANMALI VE ÜCRETSİZ TESLİM EDİLMELİDİR
“Olağanüstü hallerde dahi hizmete devam etmesi hayati öneme sahip olan başta hastane olmak üzere kamu binalarının bile yıkılması, yaşama hakkımızı güvence altına almakla sorumlu olan devletimizin, yapılanmada yaşamın kutsallığı ilkesinden uzak politikalarla yönetildiğini kanıtlar niteliktedir” diyen Milletvekili, şöyle devam etti:
“Seçim bölgem Hatay’da, deprem sırasında 165 bin civarında yapının yıkılması, sonrasında 150 bine yakın yapı için de ağır hasarlı nitelemesiyle yıkım kararı alınması, bölge genelinde konut kiralarının hızlı ve kontrolsüz yükselişine neden olmuştur. Depremzede vatandaşlarımızın yaşadığı bu zor süreçte toplu barınma alanlarında hijyenden ve insani yaşam standartlarından uzak yaşamak zorunda bırakılarak, kaderlerine terk edilmeleri kabul edilemez. Toplu barınma alanları afet sonrası geçici bir çözüm olabilir; ancak depremin üzerinden 4 ay geçmesi rağmen hala çözülememiş kalıcı konut ihtiyacı ivedilikle karşılanmalı ve sosyal devlet anlayışı gereği ücretsiz teslim edilmelidir.”
Deprem sonrası enkazın kaldırılması sorumluluğunu ihale yoluyla şirketlere devreden AKP hükümetinin enkaz halindeki yapı malzemelerine de el koyma yetkisi vermesi depremzedelerde bir başka travma sebebi yarattığını belirten Milletvekili, açıklamasına şöyle devam etti:
“Alım gücünün sürekli düştüğü bu zamanlarda 10.000 TL gibi komik bir yardım dışında hiçbir maddi destek görmeyen binlerce mağdur enkaz kaldırma çalışmalarında tehlikeli kimyasalların soludukları havaya karışmasıyla sağlıklarını doğrudan tehdit eden uygulamalara da maruz bırakılmıştır. Yine molozların plansızca kıymetli tarım arazileri ve deniz kıyılarına dökülmesi doğa tahribatını telafisi zor boyutlara çıkarmıştır.”
Yeniden yapılanma sürecinde medeniyetlerin beşiği olarak bilinen Hatay şehrimizin tarihsel dokusu ve etnik yapısının korunması konusunda kaygılarını belirten Milletvekili, olası bir depremde can kaybını en aza indirgemek için yönetmelik çerçevesinde afetlere karşı dirençli bir şehir inşa ederken, kültürel mirasımızın korunması da şehrimiz açısından önem arz etmektedir” dedi.