- "İsrail'in bu fetihçi, yayılmacı politikasının durdurulması için tüm devletler üzerine düşeni yapmalı. Aksi halde İsrail'in açtığı bu cehennem kapısı bir daha kapanmayacak"
- "Biz, Türkiye ile ilgili bir güvenlik sorunu varsa üzerimize düşeni yapmaya hazırız"
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, "İsrail'in bu fetihçi, yayılmacı politikasının durdurulması için tüm devletler üzerine düşeni yapmalı. Aksi halde İsrail'in açtığı bu cehennem kapısı bir daha kapanmayacak." dedi.
Yücel, Hatay'ın Arsuz ilçesindeki Füsun Sayek Sağlık ve Eğitim Geliştirme Derneği Yaşam Merkezi'nde, Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında düzenlenen Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı sonrasında basın açıklaması yaptı.
Geçen yıl 6 Şubat'ta yaşanan depremleri anımsatan Yücel, afet sonrası Hatay'ın durumunu değerlendirerek vadedilen sözlerin yerine getirilmediğini savundu.
Yücel, kadın cinayetlerine dikkati çekerek, hükümetin bu konudaki politikaları ile ceza ve infaz sistemini eleştirdi.
İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükten kaldırılmasını da eleştiren Yücel, Eyüpsultan ve Fatih'te öldürülen Ayşenur Halil ile İkbal Uzuner'e Allah'tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı diledi.
Yücel, Can Atalay'ın halen cezaevinde olduğunu belirterek, "Anayasa'nın 153. maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme, yargı organları, idari makamlarını ve gerçek ve tüzel kişiler açısından bağlayıcı. Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlıyor ama Tayyip Erdoğan'ı ve AKP'yi bağlamıyor. Şimdi de Anayasa'yı tanımayan, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayan bu anlayış yeni anayasa yapmaktan bahsediyor. Sayın Erdoğan, sen istediğin kadar 'herkesin fikrine açık, hiçbir ferdin özgürlüğünü kısıtlamadan' gibi süslü cümleler kur, gerçek amacının sana uygun bir anayasa yazmak olduğunu hepimiz biliyoruz. O yüzden bu milletin artık bu masallara karnı tok, biz de Anayasa'yı tanımayan bu anlayışla masaya oturmayacağımızın bir kez daha altını çiziyoruz." ifadesini kullandı.
Deniz Yücel, Öğretmenlik Mesleği Kanunu'na ilişkin değerlendirmelerde bulunarak bu düzenlemeye ilişkin tutumlarının başından beri geri çekilmesi ve kanunlaşmaması yönünde olduğunu dile getirdi.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı eylül ayı enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını savunan Yücel, vatandaşın çarşıda, pazarda, markette, manavda gördüğü enflasyonun farklı olduğunu söyledi.
- Sinan Ateş'in öldürülmesi
Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesiyle ilgili de aradan geçen iki yıla rağmen adalet arayışının olumlu sonuçlanmadığını kaydeden Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"11 sanığa hapis cezası verildi verilmesine ama merhumun ailesinin 'cinayetin azmettiricisi' dediği isimler davaya dahil bile edilmedi. Sinan Ateş'in yaşlı annesinin, gözü yaşlı eşi ve ablasının her defasında tekrar ettiği o malum 3 ismi ihbar dahi kabul etmediler. Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'in ifadesi dava dosyasına dahi girmeden dava sonuçlandı. Peki şimdi bu davadan adaletli bir karar, sonuç çıktı diyebilir miyiz? Adalet yerini buldu diyebilir miyiz? Tabii ki hayır. Tetikçiler yargılandı, azmettiriciler, azmettiricilerin azmettiricileri ise elini kolunu sallayarak dışarıda geziyorlar. Üstelik sonuçlanan davada Sinan Ateş'in neden öldürüldüğü dahi belli değil. Bizim için ve milletin vicdanında bu dava sonuçlanmış değildir. Acılı aile oğullarının gerçek katillerinin ceza almadığını bilmeleri yetmezmiş gibi bir de duruşma çıkışında saldırıya uğradı. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kararın açıklanması öncesinde verilen arada yaşanan gerginlik, fiziki müdahaleye, fiziki saldırıya kadar vardı."
Deniz Yücel, "Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu olayın başından bu yana adaletin tecelli etmesi yönündeki net tavrımızdan bir milim bile sapmadık. Tavrımız mafya düzenine karşı hukuk devletinden yanadır, hukukun üstünlüğünden yanadır. Tavrımız, siyasi hesaplara karşı Sinan Ateş'in adalet arayan eşi ve çocuklarından yanadır. Tavrımız üstünlerin hukukundan değil, hukukun üstünlüğünden yanadır fakat bu dava bizim nezdimizde adaletle sonuçlanmamıştır." ifadelerini kullandı.
- "İsrail'in yayılmacı politikasının durdurulması için tüm devletler üzerine düşeni yapmalı"
İsrail saldırılarında 41 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, milyonlarca insanın yerinden edildiğini vurgulayan Yücel, şöyle konuştu:
"Uzmanların paylaştıkları ve aktardıklarına göre Hamas'ın 7 Ekim 2023'te başlattığı saldırıdan, İsrail gibi teknolojik ve istihbarat toplama kabiliyeti üst düzeyde olan bir devletin habersiz olması olasılık dahilinde bile değildir. Başka bir ülkenin topraklarında binlerce çağrı cihazı ve telsizi patlatabilen bir devletin kendi kontrolü altındaki topraklarda kendisine yapılacak saldırıdan habersiz olması mümkün değildir. Hamas'ın başlattığı saldırılar yüzünden hayatını kaybeden tüm Filistinlilere Allah'tan rahmet diliyor ve tüm dünyaya bir çağrıda bulunuyoruz; İsrail'in bu fetihçi, yayılmacı politikasının durdurulması için tüm devletler üzerine düşeni yapmalı. Aksi halde İsrail'in açtığı bu cehennem kapısı bir daha kapanmayacak."
Yücel, Türkiye'nin İsrail'in saldırıları nedeniyle yer değiştirmek zorunda kalan çok sayıda kişinin sığınağı haline geleceğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Yerinden yurdundan edilmiş 2 milyon Filistinli, 1 milyon Lübnanlının hedef ülkesi ne yazık ki Türkiye. Bunların yanı sıra İran'ın sınır dışı etmeyi duyurduğu 2 milyon Afganlının da Türkiye'ye yönelmesi muhtemeldir. Çünkü doğu sınırlarımızda açık kapı politikası uygulaması halen devam ediyor. Batı ülkelerine ulaşmış sığınmacı ve kaçaklar da geri kabul anlaşması kapsamında Türkiye'ye geri gönderiliyor. Açık ve net bir şekilde ifade edelim; Erdoğan ve AKP iktidarı ülkemizi ne yazık ki Ruanda haline getirmiştir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İsrail'in hedefinin Türkiye olduğu" yönündeki açıklamasını anımsatan Yücel, şöyle konuştu:
"Erdoğan neye göre böyle bir açıklama yaptı bilmiyoruz. Genel Başkan'ımız ve Cumhuriyet Halk Partisinin çağrısı üzerine yarın Dışişleri ve Milli Savunma Bakanları, TBMM'de Meclisi bilgilendirecek ancak bu bilgilendirmenin Sayın Erdoğan tarafından yapılması gerekirdi. Yarın yapılacak bu oturumda Erdoğan'ın da bulunması gerekir. Ortaya atılan iddiaların sahibi Erdoğan, bunun gerekçelerini ve dayanaklarını açıklaması gereken yine Erdoğan'dır. Biz Türkiye ile ilgili bir güvenlik sorunu varsa üzerimize düşeni yapmaya hazırız ancak olmayan bir tehdidi ya da hiçbir dayanağı, gerekçelerini açıklamadan bir tehdit varmış gibi gösterip siyaseten güç kaybetmeye, ivme kaybetmeye başlayan Erdoğan'ın bu iddialarla arkasında insan toplaması, kitleleri toplaması ve kendine iç siyasette bir güç devşirmeye çalışmasına da izin vermeyiz."
Deniz Yücel, şunları kaydetti:
"Mehmet Şimşek kapı kapı dolaşıp yatırım arıyor, yatırımcı arıyor. Erdoğan, Birleşmiş Milletler toplantısına gidiyor, yatırımcılara 'ülkemize güvenin, yatırım yapın' diyor. Sonra, 10 gün sonra kalkıp 'İsrail bize saldıracak, İsrail'in sıradaki hedefi Türkiye toprakları' diyebiliyor ve Borsa İstanbul'u darmadağın ediyor. Ağzından çıkanı kulağının duymadığı Erdoğan'ın söylediği her sözün bedelini milletimiz ödüyor. Ekonomik anlamda zaten ağır koşullar altında hayatta kalma mücadelesi veren milletimiz daha da ağır koşullara savruluyor. Artık Sayın Erdoğan da AKP iktidarı da ülkeyi yönetme becerisini iyice kaybetmiştir. Bu, bilgiden, birikimden, liyakatten uzak, günübirlik ve hamaset kokan, hamasi yönetim tarzı artık Türkiye'yi uçuruma sürükleme noktasına gelmiştir."