İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Hatay Şubesi, hafta sonunda genel kurulunu gerçekleştirdi.
İMO Hatay Şubesi Başkanı Selim Harbiyeli, kongrede yaptığı konuşmada, Ankara’da yaşanan terör saldırısını kınadı ve hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet ailelerine başsağlığı ve sabır dileyerek, yaralılara da acil şifalar diledi.
Üyelerine yaptıkları faaliyetler hakkında bilgi veren Harbiyeli, şöyle konuştu:
“Suriye savaşının kentimiz üzerindeki etkilerinin katlanarak olumsuz yönde artması ve Büyükşehir olmamızla beraber oluşan yeni yapının karmaşasında gelişen durumlar, mesleğimize ve meslektaşımıza gerçekten çok büyük zararlar verdi, vermeye de devam ediyor.
Kentsel dönüşüm kanunu ( 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanun) Vatandaşlarımızın daha güvenli yapılar ve daha sağlıklı kentlerde yaşamasını, doğal zenginliklerimiz ve ormanlarımız ile doğa güzelliklerinin korunmasını amaçlayan bir kanundur. Ancak Türkiye’mizin toprağının %93 ü ve nüfusun unda %98 `inin deprem riski altında yaşadığı düşünülürse doğal olarak riskli binalar öncelikli olmaktadır. Ancak bu öncelik bahanesi ile tarım ve mera alanlarımız ormanlarımız, vadilerimiz ve dağlarımız kent hava kanallarımız, su havzalarımız toplumsal ve sosyal barışımız maalesef ciddi tehditler altındadır.
Bu kanun koruma mantığı ile çıkarılmış ise de ülkemizdeki uygulamalara baktığımız zaman maalesef hepimizin gördüğü gibi hiç de amacına göre uygulanmamakta, daha çok bir rant aracı olarak kullanılmaktadır. Bu hem kentlerimizi sağlıklı ve yaşanabilir olmaktan çıkarıyor ve hem de yukarıda saydığımız bütün olumsuzlukların yanında bizlerin rekabet gücünü kırıyor. Çünkü meslektaşlarımız TOKİ ile veya başka bir devlet kuruluşu ile rekabet etmek durumunda kalıyor. Hâlbuki TOKİ Türkiye`de konut açığı için yoksul ve dar gelirli kesimlere konut üretmek amacıyla‘Toplu Konut İdaresi’ adı altında kanunla kurulmuş bir devlet kuruluşudur. Ancak bugün TOKİ sınırsız yetki, para kaynağı ve hasılat paylaşımı ile rant yaratıp, bu rantı ayrıcalıklı özel sektör müteahhitlerine paylaştıran denetimsiz bir tüccara dönüştürülmüştür. Bugün itibari ile Türkiye’nin yukarıda tehdit altında dediğimiz birçok değeri tahrip edilmiştir. Hatay da bu tür örneklerin olmamasını umuyoruz. İster ilçe belediyelerimiz, ister Büyükşehir Belediyemiz, bu tür çalışmaları yaparken paylaşımcı davranmalı diye düşünüyoruz. Sürecin içerisinde mutlaka üniversitelerimiz, meslek odaları ve halk olmalı. Bu paylaşımcılık ruhu hakim olursa kentli yaşadığı ortamların planlanmasında söz sahibi olabilecek, sosyal ve demokratik devlet mantığı hakim olacaktır düşüncesindeyiz.”