Baro Başkanı Dönmez, “dış ilişkiler, ‘evet’ propagandasına endekslenmemeli” derken, 16 Nisan’a yönelik olarak bazı ülkelerde yapılmak istenen toplantılarda Devlet olanaklarının kullanılmasını eleştirdi.
Mevcut kanunların, “yurtdışında ve gümrük kapılarında her türlü propagandayı” yasakladığını söyleyen, Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez, mevzuattaki böylesi açık bir ‘sınırlamanın’ Siyasi Partiler, Bürokratlar ve Bakanlar tarafından ihmal edilmesinin doğru olmadığını söyledi.
16 Nisan’daki Anayasa değişikliği oylamasıyla ilgili yaptığı değerlendirmesinde, bazı Bakanların Hollanda ve Almanya’da gerçekleştirmek istedikleri toplantılara ve bu toplantıların ilgili ülke yönetimleri tarafından engellenmesi ile ortaya çıkan siyasi krize değinen Baro Başkanı Av. Ekrem Dönmez, şu çarpıcı tespiti yaptı:
Birçok açıklamayla ortaya çıktığı üzere, dış ülkelerin getirdiği sınırlamalara uğrayan Bakanlarımızın orada bulunma sebeplerinin, 16 Nisan 2017 Pazar günü yapılacak olan Anayasa değişikliği oylaması ile ilgili ‘Evet’ çalışması olduğu net cümlelerle ifade edilmiştir. Bu çalışmalar yürütülürken devlet olanaklarının kullanılması da doğru değildir.
Bu gibi gerilim ve tartışmaların odağının, yurt içine bir mesaj vererek ‘EVET’ oylarının yükseltilmesine ve devşirilmesine yönelik bir taktikten ileri geldiğini düşünüyoruz. Ancak bu tutum ve davranışlar, yurtdışında yaşayan dört milyona yakın yurttaşımızın güvenliğini doğrudan tehlikeye atmaktadır. Dış ülkelerle ilişkilerin ‘EVET’ propagandasına endekslenmesi ve akabinde muhalefet partisinin bu akıma kapılarak ilişkileri normalleştirmek yerine takındığı tutum da endişe vericidir.”
HAYIR OYU
Siyasi iktidara mensup yöneticilerden, Cumhurbaşkanından, Başbakandan ve Bakanlardan, 16 Nisan’da yapılacak Anayasa Referandumu’nda ‘Hayır’ yönünde oy kullanacaklara yönelik ‘suçlayıcı’ açıklamaları üzülerek izlediklerine de işaret eden Dönmez, “Keza, A Haber ve ATV’nin ortak yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Salih Nayman ve Banu El’in canlı yayında sorduğu sorulara cevap verirken, 16 Nisan’da yapılması planlanan referandum için, ‘Hayırcılar ve terör aynı safta. Hayır demek, bölücü terör örgütüne destek vermektir. Hayır diyenlerin bu ülkede bir dikili ağacı yok’ ifadelerini kullanmıştır. Bu durum, ‘Hayır’ propagandası yapacak olanların uğrayabilecekleri her türlü haksız uygulamanın da kapısını aralamaktadır. Eğer öyleyse, 16 Nisan 2017 Pazar günü yapılacak olan Anayasa değişikliği oylamasında HAYIR seçeneğinin sunulmasına gerek yoktur” dedi.
KABUL EDİLEMEZ
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun yurt dışında “Hayır” çalışması yapmasına tepki gösteren ve “Sen bir defa benim kapımı çalamazsın. Kapattım kapıyı. Niye, çünkü sen Barolar Birliği’nin Başkanısın. Yani hukuk nedir bunu bildiğini iddia eden bir kurumun başkanısın. Böyle bir şey yapamazsın. Siyasetçi değilsin. Böyle bir şeyi yaptığı anda karşına yarın bunun faturası çıkar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini de hatırlatan Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez, “Barolar ve Türkiye Barolar Birliği’nin kuruluş amacını ve Avukatlık Kanununu bilmeyenler için bu sözler, Baroları ve Türkiye Barolar Birliğini hedef göstermekten başka bir işe yaramamaktadır” dedi ve şöyle devam etti: “Anayasa gibi bir metinde yapılacak her değişiklik, öncelikle hem Baroları hem de Türkiye Barolar Birliği’ni ilgilendirir. Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, bir hukuki metin olan Anayasa’da yapılacak değişikliklerin yurttaşlarımıza doğru olarak yansıtılması için gereken çalışmaları elbette yapacaklardır. Devlet kapısının Türkiye Barolar Birliği Başkanı’na kapalı olduğunu açıklamak, devlet kapısını kendi kapısı ile özdeşleştirmekten geçer. Böyle bir özdeşleştirme, yurttaşı ‘kul’ gören bir anlayışın sonucudur. Bu söylem ve tutumu devlet adamlığıyla bağdaştırmıyoruz, kabul etmiyoruz, kınıyoruz.”
Yaşanan süreci değerlendiren ve “Bir seçim için değer mi?” sorusunu kamuoyuyla paylaşan Ekrem Dönmez, sözlerini şöyle noktaladı:
“Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Hollanda Hükümeti’ni eleştirirken, 15 Mart Hollanda seçimlerine atıfta bulunarak, Hollanda Başbakanı’na ‘Bir seçim için değer mi?’ diye sormuştu. Biz de aynı soruyu Türkiye için soruyoruz… Bir seçim için değer mi?”