Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, 4 Nisan Cumartesi günü HRT Akdeniz TV’de yayınlanan moderatörlüğünü Can Çapar’ın üstlendiği ‘Yeni Bir Gün’ adlı programın canlı yayın konuğu oldu.
Hataylı gazetecilerden Şehmuz Aslan, Mehmet Ali Solak ve Ömer Cihangir'in de konuk olduğu programda Çin’in Wuhan kentinden başlayarak tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı Hatay’a alınan önlemler, evrensel hijyen kuralları ve ülke genelinde alınması gereken tedbirler masaya yatırıldı.
İlk olarak Hatay’daki Koronavirüs vakaları hakkında bilgiler paylaşan Başkan Savaş, ‘Şehrimizde resmi rakamlara göre açıklanmış olan 22 vaka var ama ölüm vakası yok.Tabi ki hükümet gittikçe daha sıkı tedbirler alıyor. Son olarak 30 büyükşehir ile birlikte Zonguldak'ta giriş çıkışlar yasaklandı. Daha önce sokağa çıkma yasağı 65 yaş üstüydü, şimdi 20 yaş altına da sokağa çıkma yasağı getirildi. Toplu alanlarda, pazar yeri, market ve toplu taşıma araçlarında aynı zamanda sokağa çıkarken herkese maske takma zorunluluğu getirildi. Gittikçe tedbirler sıkılaştırılacak gibi. Hatay’daki koronavirüs vakalarının çok büyük bir kısmı Hatay’dan kaynaklı vaka değil. 15 tanesi Umre’den gelen vakalar. Kıbrıs, İran ve Avrupa‘dan gelenler de var. Kocaeli'den gelen bir kişinin Kırıkhan'da bir düğüne gittiği söyleniyor. Öyle olunca da tedbirler artıyor. Valilik tarafından karantina değil de sosyal izolasyon yapılıyor. Enfekte olduğunu bilen bir insan düğüne gitmiş, insan bile bile gider mi? ' açıklamasında bulundu.
“EN BAŞINDAN 30 GÜN SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI UYGULANSAYDI ŞU ANKİ VAKARIN %99’UNU GÖRMEZDİK”
Ülke genelinde yapılan test sayıları ile ilgili de görüş bildiren Başkan Savaş, 'Hatay'da da test yapılmaya başlanacakmış. Belki de test az yapıldığı için sonuçlar bu şekilde olabilir. Yurt dışında testler daha çok. Bir dirhem tedbir binlerce belayı def eder. Bu nedenle test yapmaktan korkmamak lazım. Bu da biraz imkan meselesi , test yaptıkça izalasyonu da o kadar hızlı sağlarsınız. Milyonlarca insanı da bu hastalıktan korumuş olursunuz. Eşim de ben de Pandemi kurulundayız. Ben bir doktor olarak şunu söyleyebilirim. Bu hastalık başlarken tedbir alınması çok daha önemliydi. Özellikle uluslararası uçuşlarda ya da iller arası geçişlerde yasak, 65 yaş ve 20 yaş altı sokağa çıkma yasağını ilk başlarda 30 gün uygulansaydı şu andaki vakaların % 99’unu görmezdik. İlk hasta olan 14-15 günde başka bir vatandaşı hasta etse de hasta olasılığını en aza indirmiş olurdunuz. Birbirine samimiyetle sarılan bunu yapmayınca eksiklik olarak gören bir toplumuz. Böyle bir toplumda yüksek ve cesur tedbirler gerekiyordu. Biraz geciktik. Bu durum sokağa çıkma yasağına kadar gider. Ben hükümet olsam insanları en az 30 gün evden çıkmamasını ister ve ekonomik olarak da insanların ihtiyaçlarını karşılarım. Sanırım iktidar sokağa çıkma yasağını bütçe ile ilgili sorunlardan dolayı yapamıyor. İnsan sağlığından daha önemli başka ne olabilir?
“KİŞİSEL TEDBİRLERİMİZİ ALIP, EVRENSEL KURALLARA UYACAĞIZ”
Hem bilim adamları hem de insanlar bugünkü duruma ve sonrakine bakıyor. Geçmişe bakmadan yarınlara umut bağlayamıyorsuz. Her şeyin bir geçmişi var. Tıpta da geçmiş çok önemli. Türkiye'de bu dört dörtlük yapılmadığı için geçmişe bakarak aydınlatma şansınız olmuyor. Yurt dışında bu konu hakkında birçok çalışma var. Hastalıkların epidemiyolojisi çok iyi biliyorlar. Ocak 15’ten itibaren bu semptomlar Hatay’da vardı zaten. Ben de Ocak’ın son günlerinde hasta oldum. Yurt dışı temaslarım oldu o sırada. Ve evime geldiğimde bir kırgınlık vardı üzerimde. Aynı semptomlar bende de vardı. Tedavi gördüm ve ayakta geçirdim. Hastaların %83 ü asemtomik geçiyormuş, geri kalanlarda semptomlar belli oluyor. Çevremde de bu şekilde hastalık geçiren semptom gösterenler var. Ben Hatay'da cenazelere gitmesem de cenaze sahiplerini ararım. Vatandaşlara yakınlarının gribal enfeksiyon, bronşit ve çoğuna da zatürreden öldüğü söylenmiş. Yaşlıların çoğunun solunum yolu enfeksiyonundan öldüğü söyleniyor. Baktığınızda Covid-19 semptomları ile örtüşüyor. Çin'deki vaka 19 Aralık'ta tespit edilmiş olabilir. Vakalar doktorların dikkatini çekene kadar uzun bir zaman geçmiştir. Onlar da bizim gibi sıradan bir grip zannetmişlerdir. Türkiye'deki yayılan vakaların çoğu dışardan gelen insanlardan. Ben evrensel korunma tedbirlerini bırakalım, kişisel hijyene önem vermeyelim demiyorum, kimse yanlış anlamasın. Son zamanlarda insanın da aklına çok masum birşey gelmiyor. Aslında bakarsanız canlı olup olmayacağını anlayamayacağınız bir virüs. Elini ve yüzünü yıka çık. Sürekli genetik yapısını değiştirdiği için ilaç bulmakta zorlanılıyor. Şu anda tedavi için bu hastalıktan iyileşen insanların antikorları kullanılıyor. Gerilmeye ve korkmaya çok gerek yok. Kişisel tedbirlerimizi alıp evrensel kurallara uyacağız. Bizler sokakta yetiştiğimiz için birçok hastalığa bağışıklık kazandık. Çünkü birçok mikroba karşı bağışıklık kazandık. Ama toplumdan izole olan çocuklar çok çabuk hasta olur, bağışıklık sistemi dirençli hale gelmemiştir. Bu mikroplarla mücadele etmemiş çok antikor olmamış insanların bağışıklık yani immün sistemleri çok gelişmemiş olur. Bu nedenle çocuklarımızı her şeyden korumak doğru değil. Normal hayatla tanıştırmakta fayda var” dedi.
“ TEDBİRLERİ DAHA NASIL ALIRIZ DİYE KONUŞACAKLARINA BENİM ABDEST TARİFİMDEN RAHATSIZ OLUYORLAR”
Abdest almakla ilgili yapılan eleştirilere de yanıt veren başkan Savaş, 'Geçen gün abdest almayı anlattık. Hemen bir CHP' li belediye başkanı veya bir bilim adamı abdest almayı tarif edemez diye bir algı oluşmuş. Bir müslüman olarak ben abdest almayı tarif edebilirim. Ben doktorum, insanın genital bölgesi dışında en kirli organı ayaklarıdır. En çok mikrop ve bakteri ayaktadır. En çok zatürrede mantar enfeksiyonları başı çeker. Ben hükümetin aldığı önlemleri de yeterli bulmuyorum, geç kalıyorlar. Biz bu tedbirleri daha nasıl alırız diye konuşacağına benim abdest tarifimden rahatsız oluyorlar. İslam dinini sizin tekelinizde mi? Din hepimizin dini. Benim bu açıklamamdan sonra birçok vatandaş arayıp teşekkür etti. Ben abdest almaya başlarken elimi sabunluyorum ama en son ayağımı yıkadıktan sonra sabunlamıyordum diyorlar. Ayağını yıkadıktan sonra elini sabunlayacaksın. Sabunlamadan elimizi yüzümüze sürersek tüm mikrobu vücudumuza yaymış oluruz. Temizlik imandandır.' dedi.
“BU GÜNLERDE BİRLİKTE ÇALIŞMAMIZ MEMLEKETİN HAYRINADIR”
Hatay valiliği ile birlikte yürütülen çalışmalara da değinen Başkan Savaş, 'Sayın valimiz özverili çalışan bir vali. Biz de bugüne kadar birlikte çalışmaya gayret ediyoruz. Allah var seçimden sonra birlikte olduğumuz zamanlarda hep seçim bitti, memleketin çok sorunu var birlikte hareket edersek çözebiliriz dedim. Sonra da bir problem yaşamadık. Birlikte çalışmaya devam ediyoruz. Özellikle bu kritik günlerde birlikte çalışmamız memleketin hayrınadır. Ben isterim ki iktidarla da birlikte çalışalım. Ben 11 yıllık belediye başkanlığımda hep bunu yaptım. Hizmet yaparken de siyasi kaygı gütmedim.İsterdim ki Avrupa'daki gibi seçim olduğu gün bile seçim olduğu farkedilmesin. İsterdim ki seçim olduktan sonra ayrıştırma olmasın. Koronavirüsle ilgili de konuşuyoruz. Ben olsaydım insanları evde tutacak bir yöntem bulurdum. Berber kalfası yevmiyeyle çalışıyor. Evde dur diyorsun işsizim nasıl evde kalayım diyebilir. Önümüzdeki günler hem sebze meyve toplama hem de ekim zamanı. Başka şehirlerden birçok mevsimlik işçi çalışmak için gidecek. Bunun için de iktidarın bir önlem alması gerekiyor. Meyvelerimiz toplanmazsa ya da yeni tohumlar ekilmezse kıtlık başlayacak ve dışarı bağlı kalacağız. Bugünden yarını düşünmek lazım. Askerden dönecek olan çocuklar var memleketlerine gelemiyorlar. iktidarın buna da bir çözüm bulması lazım. İlla ünlü birilerinin hasta olması gerekmiyor. Bir can bir can' dedi.
Geçtiğimiz günlerde Kırıkhanlı mahkumlar ile birlikte gerçekleştiği proje hakkında da bilgiler veren Başkan Savaş, 'Hatay MKÜ’nün 20 dönüm boş bir arazi vardı. Denetimli serbestlikten yararlanan iyi halli mahkumlar vardı. Biz mahkumların hem sosyalleşmesi hem tarımla ilgilenmesi hem de motivasyon için Hatay MKÜ ve Kırıkhan Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ille ortak bir proje yaptık. Sebzelerimizi ektik, hasadı gerçekleştirip, sosyal marketlerde ihtiyaç sahiplerine dağıtıyoruz. Hem mahkumları hayata bağlıyoruz, hem onları sosyalleştiriyor hem de meslek edindirmiş oluyoruz. Bu işin ekonomik boyutunu biz üstlendik. Tarımla ilgili kriz masası oluşturmuyoruz. Bunu Tarım Bakanlığının üstlenmesi gerekiyor. Herşeyi büyükşehirin yapması ne kadar doğrudur? Çünkü bu Hatay’ın değil Türkiye'nin sorunu” açıklamasında bulundu.
'HATAY'IN PROJESİNİ ALMAK İÇİN DİĞER İLLER YARIŞACAK'
Hatay’da kırsal kalkınmaya da dikkat çeken Başkan Savaş, “Sağlıklı gıdaya ulaşılması, üretimi, hayvancılıkla ilgili bölümü, devam edilebilirliği, sanayileşmesi, markalaşması, pazarlaması ve ekonomik olarak geri dönüşü, insanların hangi ürünü ekeceği ve ne kadar para kazanacağı gibi planlamalar yapıyoruz. 3 yıllık bir program yaptık. Hayvancılık ve tarım konusunda veri topluyoruz. Marka altında ve paketlenmiş şekilde satmak istiyoruz. Çiftçi 1 Lira kazanacağına 3 lira kazansın istiyoruz. Kırsalda kalsın, üretime devam etsin ve geçimini rahat sağlasın istiyoruz. Çünkü insanlar sürdürülebilir olamadığı için tarlasını ekmekten çekiniyor. Allah nasip ederse Hatay’ın bu projesini almak için diğer iller yarışacak' ifadelerine yer verdi.
“HERKESİN HASTAYMIŞ GİBİ DAVRANARAK KENDİNİ İZOLE ETMESİ LAZIM”
Koronavirüs salgınında Hatay'ı neler beklediğine de dikkat çeken Başkan Savaş,' Antikor bakma imkanımız olsaydı insanlarımızın %85'inin bu hastalıkla karşı karşıya geldiğini bulabilirdik kanaatindeyim. Diğer kesim hassastır, hastalıkla temas etmemiştir. Mikropla karşılaşmamıştır. Hasta olma olasılığı vardır. Ama daha çok dışarıdan gelenlerde bu hastalığı görmeniz, yakın insanlara da bulaşma imkanının olması benim tezimi güçlendiriyor. Dışarıdan gelen insanlardan enfeksiyon bulaşma riski var. Bu bildiğimiz gerçekleri söylüyoruz diye inanlar rahat davranmayacak. Enfekte olmayan %15’in %5’i kritik aşamaya gelecek durumda olabilir. Herkesin kendi davranış şeklini belirlemesi lazım, herkes hasta olacakmış gibi davranarak kendini izole etmesi lazım. Ancak bu şekilde hastalığı yeneriz. Biz alışkanlıklarımızı bir tarafa itemiyoruz. Bu hastalık başladı başlayalı, hiç kimseyle tokalaşmadım. Hem kendimi hem de karşımdakini korumak için. Bağışıklık sisteminiz yeterli değilse, kronik bir hastalığın varsa risk grubunda olabilirsiniz. Emniyet teşkilatımız ve belediyeler hem yardım etme hem de denetim konusunda çok özverili çalışıyor. En özverili olarak çalışanlar sağlık çalışanları. Doğarken onların eline doğuyoruz, ölürken de onların elinden çıkıyoruz' dedi.
“KİMSE BU ŞARTLARDA SİYASİ RANT PEŞİNDE DEĞİL”
Geçtiğimiz günlerde CHP’li 11 belediye başkanı ile birlikte ortak olarak hayata geçirilmesi planlanan bağış kampanyası ile ilgili de görüş bildiren Başkan Savaş, “CHP’li 11 belediye başkanı ile toplantı gerçekleştirdik. Bu bağış kampanyasını Ankara Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş başlattı. Sonucun buraya geleceğini ben onlarla paylaşmıştım. Çünkü ben iktidar partisinde beş yıl geçirdim, siyaseti orada öğrendim. Bizler de daha fazla insana ulaşmak için bu kampanyayı başlatmak istedik. Kimse bu şartlarda siyasi rant peşinde değil. Ardından Ziraat Bankası'ndan bağış hesabı açtık. Ardından Sayın İçişleri Bakanımızın yazısını gördük. Yeniden toplandık ve ben de ‘Biz belediye başkanıyız bu genel siyasetin işi. Yetkili genel başkanımız veya yardımcısıyla bu konuyu konuşalım, onlar da İçişleri Bakanıyla görüşsünler sonra karar alalım” dedim. Aynı gün Sayın Cumhurbaşkanımız da bir bağış kampanyası başlattı. Yardım yaparken siyasilerin kavga eder pozisyonda olmasına gerek yok, gönlüm buna razı değil. Bunu da arkadaşlarımla paylaştım. Biz bu konunun mahiyetini toplumla paylaşalım ve gücümüz olasılığında vatandaşlara yardım edelim. Medem iktidar bağış topluyor ve bu şi sahiplenmiş, birinci planda sahiplenmesi gereken de iktidardır. Biz de sahiplenelim ama bu ülkeyi 18 yıldır yöneten bir iktidar var. Bunu yapsınlar dedim” ifadelerine yer verdi.
“MUHACİRE DESTEK OLALIM AMA ENSARI DA UNUTMAYALIM”
Ülkemizdeki izlenen ensar ve muhacir politikasına da değinen Başkan Savaş, “Bir ülkede 8,5 yıldır hep ensar ve muhacir konuşuluyor. Yani islam felsefesine göre, ensar ve muhacir konulu bir politika izleniyor ve hep muhacirden yana bir tavır sergileniyor. Ensar da ne durumda buna bakmak lazım. Yayladağı'nda görevli kaymakam muhacirlere bir sürü arazi tahsis etmiş çilek ve mantar ektirmiş, şu anda hepsi de zengin. O insanlar bizim Yayladağlıların tarlasına göz koyup ya icare ver ya da sat diyorlar. Satarsa göç edecek ve işsiz kalacak. Muhacir ölmesin destek olalım ama ensarı da unutmayalım o da perişan durumda. Bakın hangi köylümüz rahat? Her yerde ekonomik daralma var” dedi.
Başkan Savaş, kentin tarım potansiyelinin farkındalığıyla, Hatay’da geçimini tarımdan sağlayan vatandaşlara destek olmak için önemli projeleri hayata geçirdiklerinin altını çizerek,”Biz büyükşehir olarak 2 milyon fide aldık Yayladağı’nda ekilebilir arazisi olan vatandaşlarımıza fideleri dağıtık. Bu fidelerden 3 yıl boyunca meyve alıyorsunuz” açıklamalarında bulundu.
Hükümetin Suriyeli sığınmacılara yaptığı yardımlara değinen Başkan Savaş, “3,6 milyon Suriyeliye 40 Milyar Dolar yardım veren hükümetimiz kendi vatandaşlarına da bu yardımı layık görür diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Hatay’da şu anda 200 bin ihtiyaç sahibi vatandaş bulunduğunu ifade eden Başkan Savaş, “15 tane sosyal marketimiz var. Vatandaşlarımız her ay gelip buradan ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. 17 bin kişiye nakdi yardım başlattık. Vatandaşlarımız anlaşmalı olduğumuz marketlerde %4, %5 indirimle temel gıda ihtiyaçlarını her ay alabiliyor. Biz ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza kimsenin haberi olmayacak şekilde yardım ediyoruz. Sosyal Doku ekibimiz bu konuda vatandaşlarımızla temasa geçiyor. Biz bu yardım işlerini bir elin verdiğini diğer el görmeyecek şekilde gerçekleştiriyoruz” dedi.
İSKENDERUN’DA YAŞANAN KAZANIN SORUMLUSU BÜYÜKŞEHİR DEĞİL
Programda İskenderun’da yakın zaman önce yaşanan trafik kazasına da değinildi. 1994 yılından bu yana kazaların sıklıkla yaşandığı bu bölgenin sorumluluğunun kimde olduğu Başkan Savaş’a soruldu. Başkan Savaş soruyu şu sözlerle yanıtladı: “Öncelikle kaybettiğimiz 6 vatandaşımıza Allah’tan rahmet ailelerine sabır diliyorum. Kazanın yaşandığı yer karayollarının sorumluluğunda. Bu konu hakkında sosyal medyada Büyükşehir Belediyesi’ni suçlayanlar şunu bilmeli. Biz 2015 yılında ağır vasıtaların ya Merter Kavşağı’ndan ya da İssume’nin altından otogara girmesi ile ilgili karar almışız. Bunun dışında biz Karayolları’na kaçış rampası ile ilgili de talepte bulunmuşuz. 2019 yılında söz konusu güzergahta defalarca meydana gelen fren patlaması sonucu zincirleme trafik kazalarının tekrarlanmaması amacıyla ilgili UKOME kararı gereği, güzergahın sorumluluğunuzda bulunan kesiminde tarafınızdan uygun görülen noktalara freni boşalan araçlar için kaçış rampası yapılması hususunda gereğinin yapılmasını rica ederiz şeklinde yazı yazmışız. Bu hususta İskenderun Trafik Müdürlüğü, İskenderun Kaymakamlığı, UKOME ve Büyükşehir Belediyesi görevini yapmıştır. Biz buraya kaçış rampası yapamaz mıyız? Tabi ki yapabiliriz. Ama Karayolları bu konuda çok keskin. Sorumluluk alanlarında hiçbir şeye karıştırmıyorlar. Sayın milletvekilimiz Abdulkadir Bey lütfen bir not yazsın. Sayfasında yorum yazanlara bu kusur bizim Karayollarımızın ve maalesef ki Karayolarımız görevini yapmamıştır desin. Bu konuda görevini yapmayanlara cezai işlem uygulayalım desin. Millete küfretmeyi bırakıp kendileri aynaya baksınlar”
Yakın zamanda yaşanan deprem nedeniyle Başkan Savaş’a deprem konusunda Hatay’da alınan önlemler soruldu. Bu hususta kentsel dönüşümü başlamak için çalışma yürüttüklerini ifade eden Başkan Savaş, ”3 buçuk yıldır projemiz Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayını bekliyor. Şehrimize gelen bakanlarımıza da kentsel dönüşüm projemizi başlatma isteğimizi paylaşıyoruz. Ancak henüz bir sonuca ulaşamadık. Hatay’ın birçok noktasında binaların yenilenmesi gerekiyor. Ancak belediyeler bunu kentsel dönüşümle yapabiliyor. Kentsel dönüşüm yapabilmek için de Ankara’dan izin almak gerekiyor. İktidar partisinden değilseniz işiniz genellikle yokuşa sürülüyor. Biz 3 buçuk yıldır 37 hektarlık alanın dönüşümü için onay bekliyoruz. Sonrasında 127 dönümlük bir yerimiz daha var oranın da altyapısı hazır. Deprem konusunda en riskli bölge dağ tarafımız” dedi.
TARIM KOOPERATİFLERİ VE ORGANİK TARIM ÇALIŞMALARI DESTEKLENİYOR
Hatay’da tarım kooperatiflerinin kurulması ve organik tarım uygulamalarının yapılmasına yardım edilip edilmeyeceği hususunda vatandaşlardan gelen soruyu yanıtlayan Başkan Savaş, “ Kooperatifler, birlikler, ortak tarım araçları, ortak tarım ürünlerini değerlendirecek fabrikalar, ortak pazarlama faaliyetlerinin hepsini destekliyoruz. Arkadaşlarıma bu konuda kesin talimatım var bu işleri siyaset dışı yapalım. Bu uygulamalar bizden sonra da devam etsin. Bu iş kişilere bağlı kalmasın kurumsallaşsın ve sürdürülebilir olsun. Ham ürün satmayalım işlenmiş ürün satalım ve bunun marka değeri olsun bu markalar dünyaca tanınsın istiyoruz. Bu konuda 3-5 yıl içerisinde tüm Türkiye bizi örnek alacak. Bu çok meşakkatli bir iş. Biz kırsal kalkınma planını EXPO’nun içine yerleştirdik. Kırsal kalkınma projesi, gıda güvenliği, sürdürülebilir konularında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kırsal kesimden kente göçü de önlemeyi amaçlıyoruz. Bu benim için milli bir mesele” şeklinde konuştu.
BAŞKAN SAVAŞ, ZOR GÜNLERDE SOSYAL YARDIMLAŞMAYA ÖNEM VERİYOR
Program sunucusu Hatay’da koronavirüs engeline takılıp yapılamayan hizmet olup olmadığını sordu. Başkan Savaş, Büyükşehir Belediyesinin yaşanan bu zor günlerde vatandaşın yanında olduğunun altını çizerek, “Bugüne kadar 15 bin talep geldi ve cevaplandırdık. Sosyal yardımlaşma, erzak, çorba ekmek dağıtımı çalışmaları gerçekleştiriyoruz. 65 yaş üstü vatandaşlarımıza erzak dağıtımı yaptık ve alışverişlerine yardımcı olduk. Toplamda 24 bin aileye ulaştık. Parkları ilaçladık. Resmi kurum, iç mekân ve ibadethaneler olmak üzere 27 bin 27 noktada dezenfeksiyon çalışması gerçekleştirdik. Sokak hayvanı tedavisi ve beslenme çalışmalarını periyodik olarak gerçekleştiriyoruz. Fatura borcu olup suyu kesilen vatandaşlarımızın sularını açtık. Bunların dışında 17 bin kişiye aylık 70 TL nakdi destek veriyoruz. Bu yardımları da resmi kurumların bize vermiş olduğu bilgiler doğrultusunda gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyoruz. Biz iş insanlarımızdan erzak yardımı istemiyoruz ama bize vermeleri durumunda bunu onların adına halka ulaştırıyoruz” ifadelerine yer verdi.
HADO İHALE AŞAMASINDA
Hatay Deniz Otobüsü(HADO), projesinin hangi aşamada olduğu sorusunu yanıtlayan Başkan Savaş, “HADO ihale sürecinde. Projemizde bir aksama yok” dedi.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun yaptığı açıklamalar da konuşuldu. Başkan Savaş, “Haziran ayında büyük ihtimalle Türkiye her konuda rahatlar. Ben haksız kazanca karşıyım. Hatayspor’umuzun 6 maç kaldı. Biz bu maçlarımızı oynayalım. Haziran ya da Temmuz’da karşılaşmalar başlayacaksa gerekirse 3-4 güne bir karşılaşma organize edilsin. Kimsenin yarın söyleyecek bir sözü kalmasın” dedi.
Yaşanan bu zor günlerde Hatayspor’un maddi bir kaybı olup olmadığı sorusuna Başkan Savaş şu sözlerle yanıt verdi:
“Tüm kulüplerin maddi kaybı var. Şu anda maddi kaybın dışında kondisyon kaybı var. Futbolcularımızın vücut ritmini zorlayacak bir ikinci sezonumuz başlayacak. Ekonomik kayıptan daha kötüsü bu. Turnuva gibi 3-4 günde bir maç yapılırsa futbolcularımız zorlanacak”
Hatayspor ile ilgili açıklamalarını sürdüren Başkan Savaş, “ Hatayspor’da bu hafta içi tüm altyapı antrenörü, teknik ekip ve personelin tamamına ödeme yapıldı. Futbolcuların tamamına da ilk 4 maç ödemesi yapıldı. Şu an kimseye pirim borcumuz yok. Tesisler de dezenfekte edildi” dedi.
Hatayspor’un tarihinde ilk kez tüm Hatay’ın bileştirici takımı olduğunu belirten Başkan Savaş, bunu çok önemsedikleri ve bu durumdan memnuniyet duyduklarını belirtti.